In Soviet Russia, lesson teaches teacher!
- Sovyet Rusya'da ders öğretmene öğretir!
The lesson is science.
- Dersimiz fen ve teknoloji.
You must not speak Japanese during the class.
- Ders sırasında Japonca konuşmamalısın.
The mathematics class is good.
- Matematik dersi iyidir.
His lectures are terribly boring.
- Onun dersleri korkunç sıkıcı.
The lecture is composed by two parts, one theoretical, the other practical.
- Ders iki bölümden oluşuyor; biri teorik, diğeri pratik.
Physics is my weak subject.
- Fizik benim zayıf dersim.
English has become my favorite subject.
- İngilizce en sevdiğim ders oldu.
Instructional videos are a key component of many online courses.
- Öğretim videolar birçok çevrim içi derslerin önemli bir bileşenidir.
What is the moral of the story?
- Hikayenin dersi nedir?
What's the moral of the story?
- Hikayeden alınacak ders nedir?
We have French in third period.
- 3. dönemde Fransızca dersimiz var.
Tom went to talk to Mary as soon as the period ended.
- Ders saati biter bitmez Tom Mary ile konuşmaya gitti.
Our principal does no teaching.
- Okulu müdürümüz derse girmez.
In Flanders between 10 and 20 percent of professors and lecturers teaching in English did not attain the required language level.
- Flandre'da İngilizce olarak ders veren profesör ve öğretim elemanlarının yüzde 10 ila 20 arasındakileri, gerekli dil seviyesine ulaşmadılar.
We should follow his example.
- Biz onun dersini izlemeliyiz.