This is a good textbook.
- Bu, iyi bir ders kitabı.
He was reading a textbook on American history.
- O, Amerikan tarihine dair bir ders kitabı okuyordu.
They sell textbooks at the bookstore.
- Kitapçıda ders kitapları satıyorlar.
Taro ordered some English conversation textbooks from London.
- Taro, Londra'dan bazı İngilizce konuşma ders kitapları ısmarladı.