We should compile a list of everybody who would be willing to help.
- Yardım etmeye istekli olacak herkesin bir listesini derlemeliyiz.
The data hasn't been compiled yet.
- Veri henüz derlenmiş değil.
He compiled a Japanese folklore anthology for use in schools.
- O, okullarda kullanım için bir Japon folklor antolojisi derledi.
Wilhelm Friedrich Radloff is the famous German scientist who have studied the history and folklore of Turkic peoples and compiled the first collection of Tatar folk dastans.
- Wilhelm Friedrich Radloff, Türk halklarının tarihini ve folklorunu inceleyen ünlü Alman bilim adamıdır ve Tatar halk dastanlarının ilk koleksiyonunu derlemiştir.
I'm having some problems compiling this software.
- Bu yazılımı derlerken bazı sorunlarla karşılaşıyorum.