It shows the depth of his love for his family.
- Bu onun ailesine olan aşkının derinliğini gösterir.
ׁWe're measuring the depth of the river.
- Biz nehrin derinliğini ölçüyoruz.
The depth of the crisis had been exaggerated.
In the depths of the night,.
The pond is 3 meters deep.
- Gölet üç metre derinliğindedir.
How deep is this lake?
- Bu göl ne kadar derin?
Your questions are getting progressively more profound.
- Sorularınız giderek daha derinleşiyor.
She fell into a profound sleep.
- O derin bir uykuya daldı.
Layla had deep religious convictions.
- Leyla'nın derin dinsel inançları vardı.