The pond is 3 meters deep.
- Gölet üç metre derinliğindedir.
Is there any end in sight to the deepening economic crisis?
- Derinleşen ekonomik krizin görünürde bir sonu var mı?
She fell into a profound sleep.
- O derin bir uykuya daldı.
Your questions are getting progressively more profound.
- Sorularınız giderek daha derinleşiyor.
Layla had deep religious convictions.
- Leyla'nın derin dinsel inançları vardı.