Being deeply thankful, he tried to express his thanks.
- Derinden minnettar olduğu için, teşekkürlerini ifade etmeye çalıştı.
I was deeply impressed by the scenery.
- Manzaradan derinden etkilendim.
Is there any end in sight to the deepening economic crisis?
- Derinleşen ekonomik krizin görünürde bir sonu var mı?
The pond is 3 meters deep.
- Gölet üç metre derinliğindedir.
Tom sighed profoundly.
- Tom derinden içini çekti.
She fell into a profound sleep.
- O derin bir uykuya daldı.
Layla had deep religious convictions.
- Leyla'nın derin dinsel inançları vardı.