The shoes were made of some soft stuff that looked like leather.
- Ayakkabılar, deriye benzeyen yumuşak bir malzemeden yapıldı.
The shop carried leather goods.
- Dükkân deri ürünler getirdi.
Tom was nothing but skin and bone.
- Tom deri ve kemikten başka bir şey değildi.
She is all skin and bone.
- O bir deri bir kemik.
She fell into a deep sleep.
- O, derin bir uykuya daldı.
Tom fell into a deep sleep.
- Tom derin bir uykuya daldı.