The shoes were made of some soft stuff that looked like leather.
- Ayakkabılar, deriye benzeyen yumuşak bir malzemeden yapıldı.
That football is made of genuine leather.
- O futbol topu gerçek deriden imal edilmiştir.
She is all skin and bone.
- O bir deri bir kemik.
When the body is touched, receptors in the skin send messages to the brain causing the release of chemicals such as endorphins.
- Vücuda dokunulduğunda, derideki reseptörler beyne endorfin gibi kimyasalların salınmasına neden olan mesajlar gönderir.
She fell into a deep sleep.
- O, derin bir uykuya daldı.
Tom fell into a deep sleep.
- Tom derin bir uykuya daldı.
Tom was wearing black leather pants and a black leather jacket.
- Tom siyah deri pantolon ve siyah deri ceket giyiyordu.
Tom often wears jeans and a leather jacket.
- Tom genellikle kot pantolon ve deri ceket giyer.
Tom made leather goods.
- Tom deri eşyalar yaptı.
He buys and sells leather goods.
- O, deri eşyalar alır ve satar.
Artificial leather can't compare with the real thing.
- Suni deri gerçeğiyle karşılaştırılamaz.