depocu

listen to the pronunciation of depocu
Türkçe - İngilizce
(Gıda) storekeeper
warehouseman
warehouseman; stockman
one who works in warehouse
one who stores
depo
storeroom

I'm using this room as a storeroom. - Ben bu odayı bir depo olarak kullanıyorum.

I forgot to lock the storeroom. - Depoyu kilitlemeyi unuttum.

depo
depot

The shell fell into the ammunition depot, which provoked a series of explosions. - Kabuk mühimmat depolarına düştü ve bir dizi patlamalar yarattı.

The shell fell into the ammunition depot, which provoked a series of explosions. - Kovan mühimmat deposuna düştü ve bir dizi patlama yarattı.

depo
storehouse

We are the first nation to starve to death in a storehouse that's overfilled with everything we want. - İstediğimiz her şey ile tıka basa dolu olan bir depoda açlıktan ölen ilk milletiz.

He has a great storehouse of knowledge about historical details but I seriously doubt that's of any use in life. - Onun tarihsel ayrıntılar hakkında büyük bir bilgi deposu var fakat hayatta onun bir işe yaradığından cidden süphe duyuyorum.

depo
store

We are the first nation to starve to death in a storehouse that's overfilled with everything we want. - İstediğimiz her şey ile tıka basa dolu olan bir depoda açlıktan ölen ilk milletiz.

Don't do that!!! There's a computer at the drug store. - Onu yapmayın! İlaç deposunda bir bilgisayar var.

depo
storage

Don't forget to take my things out of storage! - Eşyalarımı depodan çıkarmayı unutma.

We only use our basement for storage. - Biz bodrumumuzu sadece depolama için kullanırız.

depo
warehouse

Who was it that forgot to lock the door of the warehouse? - Deponun kapısını kilitlemeyi unutan kimdi?

The warehouse was empty except for a piece of furniture. - Depo, bir mobilya parçası dışında boştu.

depo
repository

An Encyclopedia is a repository of knowledge and wisdom. - Bir Ansiklopedi, bilgi ve bilgeliğin bir deposudur.

depo
{i} reservoir

The town is supplied with water from a reservoir in the hills. - Kasaba tepedeki bir depodaki su ile beslenir.

depo
deposit

Do you require a security deposit? - Bir güvenlik depozitosuna ihtiyacın var mı?

She paid a €900 deposit for the appartment. - Daire için 900 euro depozito ödedi.

depo
(Tıp) ware house
depo
sediment
depo
(Tekstil) stock

Please ask the secretary to stock the office supplies in the storage room. - Lütfen sekreterden ofis malzemelerini, depo odasına stok etmesini isteyin.

depo
collecting tank
depo
bunker
depo
goods shed
depo
(Arılık) stores
depo
storage bin
depo
(Askeri) storage building
depo
(Ticaret) store-house
depo
inventory
depo
cellar
depo
magazine
depo
entrepot
depo
safe custody
depo
depositary
depo
tank

Can we drive to Miami on half a tank of gas? - Yarım depo benzinle Miami'ye gidebilir miyiz?

I'd like a full tank of regular unleaded. - Bir depo kurşunsuz normal istiyorum.

depo
storages
Depo
auxiliary storage
depo
packing house
depo
goods yard
depo
repertory
depo
(açık) yard
depo
spike
depo
warehouse, store
depo
depot; warehouse, store; tank, reservoir
depo
receptacle
depo
slang a living storehouse of knowledge (teacher)
depo
1.depot
depo
stock room
depo
depository
depo
wareroom
depo
cellarage
depo
chandler
depo
depositarytory
depo
{i} stockroom
Türkçe - Türkçe
Depoya bakan kimse
Depo
deppoy
Depo
(Osmanlı Dönemi) HAZNE
Depo
magazin
depo
Bir malın toptan satıldığı ve çokça bulunduğu yer: "Ben depoya güzel bir portatif eczane ısmarlayacağım."- M. Yesarî
depo
Ordu mallarının saklandığı, bakımlarının yapıldığı yer
depo
Reasürans yada sigorta sözleşmelerinde, sözleşmeyi yapanlardan herhangi birinin, sonra karşı tarafa iade etmek şartıyla tuttuğu prim
depo
Bir malın toptan satıldığı ve çokça bulunduğu yer
depo
Korunmak, saklanmak veya gerektiğinde kullanılmak için bir şeyin konulduğu yer
depocu