Sigara içmenin zararlı olduğu gerçeğini inkar etmek yok.
- There is no denying the fact that smoking is harmful.
Onun çok verimli olduğunu inkar etmek yok.
- There is no denying that she is very efficient.
İsteğini reddetmek zorundayım.
- I have to deny your request.
Açık olanı reddetmek aptalca.
- Denying the obvious is stupid.
O, hikayeyi yalanlamak için acele etti.
- She hastened to deny the story.
Tom bunu reddetmenin hiçbir anlamı olmadığını biliyordu.
- Tom knew there was no point in denying it.
Buradaki hiç kimse onu reddetmiyor.
- Nobody here is denying that.
Onu inkar etmeyeceğim.
- I'm not going to deny that.
Boşuna inkar etmeyin.
- Don't bother to deny it.
... from the left such an impression denies ...