O bir iklim değişikliği inkarcısıdır.
- He's a climate change denier.
Sigara içmenin zararlı olduğu gerçeğini inkar etmek yok.
- There is no denying the fact that smoking is harmful.
Dünyada İngilizce'nin en yaygın şekilde konuşulan dil olduğunu inkar etmek yok.
- There is no denying that English is the most widely spoken language in the world.
Açık olanı reddetmek aptalca.
- Denying the obvious is stupid.
İsteğini reddetmek zorundayım.
- I have to deny your request.
O, hikayeyi yalanlamak için acele etti.
- She hastened to deny the story.
Tom bunu reddetmenin hiçbir anlamı olmadığını biliyordu.
- Tom knew there was no point in denying it.
O talebi reddetmeliyim.
- I have to deny that request.
Bunu inkar etmeye çalışma.
- Don't try to deny it.
Onu inkar etmeyeceğim.
- I'm not going to deny that.
AIDS denier (see ).