O bir iklim değişikliği inkarcısıdır.
- He's a climate change denier.
Onun çok verimli olduğunu inkar etmek yok.
- There is no denying that she is very efficient.
Çalışan ailelerin çocukları için kaliteli bir eğitimi inkar etmek çalışan aileler için sağlık hizmetlerini ya da çocuk bakımını inkar etmek kadar yanlıştır.
- Denying a quality education to the children of working families is as wrong as denying health care or child care to working families.
İsteğini reddetmek zorundayım.
- I have to deny your request.
Açık olanı reddetmek aptalca.
- Denying the obvious is stupid.
O, hikayeyi yalanlamak için acele etti.
- She hastened to deny the story.
O talebi reddetmeliyim.
- I have to deny that request.
Tom bunu reddetmenin hiçbir anlamı olmadığını biliyordu.
- Tom knew there was no point in denying it.
Bunu inkar etmeye çalışma.
- Don't try to deny it.
Onu öptüğünü gördüm. Bunu inkar etme!
- I saw you kiss him. Do not deny it!
AIDS denier (see ).