deneyimli

listen to the pronunciation of deneyimli
Türkçe - İngilizce
experienced

He was experienced in business. - O, işte deneyimliydi.

A more experienced lawyer would have dealt with the case in a different way. - Daha deneyimli bir avukat, dava ile farklı bir şekilde ilgilenirdi.

experienced, practiced
wise

The old man is wise and knows many things about life. - Yaşlı adam hayat hakkında birçok konuda deneyimli ve bilgili.

(Konuşma Dili) have been around
old

She is old and experienced. - O yaşlı ve deneyimli.

The old man is wise and knows many things about life. - Yaşlı adam hayat hakkında birçok konuda deneyimli ve bilgili.

practical
practiced
practised
conversant
skilled
veteran
versed

That politician is well versed in internal and external conditions. - O politikacı iç ve dış koşullarda deneyimlidir.

He is well versed in foreign affairs. - O dışişlerinde iyi deneyimlidir.

hands on
seasoned

Sami was a seasoned assassin. - Sami deneyimli bir suikastçiydi.

He's a seasoned investigator. - O deneyimli bir dedektif.

deneyim
experience

Canada is a good place to go if it's your first experience living abroad. - Eğer yurt dışında ilk yaşama deneyiminse, Kanada gidilecek iyi bir yerdir.

From my own experience, illness often comes from sleeplessness. - Benim kendi deneyimlerinden, hastalık çoğunlukla uykusuzluktan kaynaklanıyor.

deneyimli bir şekilde
experiencedly
deneyimli insan
(Konuşma Dili) under one's belt
deneyimli işçilerin arasına niteliksizleri katma
dilution of labor
deneyimli işçilerin arasına niteliksizleri katmak
dilute labor
deneyimli kadro
experienced staff
deneyimli kimse
stager
deneyimli kimse
old hand
deneyimli kimse
wise person
deneyimli kimse
vet
deneyimli kimse
old bird
deneyimli kimse
experienced person
deneyimli olmak
be experienced
deneyimli politikacı
statesman
deneyimli terapist
experienced therapist
deneyim
(Askeri,Felsefe) experiment

Ignoring the fact that the conditions were slightly different, the results of our experiment were identical with Robinson's. - Şartların biraz farklı olduğunu göz ardı edersek, deneyimizin sonuçları Robinson'ınkiyle aynıydı.

People could have avoided many mistakes by simple experiments. - İnsanlar basit deneyimlerle birçok hatadan kaçınabilirlerdi.

deneyim
practice
deneyim
human experimentation
deneyim
tentative
deneyim
experiencing
deneyim
experimenting

Tom likes experimenting. - Tom deneyimi seviyor.

seyahat konusunda deneyimli
traveled
deneyim
experimentation
deneyim
1.experience
çok deneyimli kimse
old campaigner
Türkçe - Türkçe
Deneyim kazanmış olan, tecrübeli
deneyim
Tecrübe

Ben bunun en iyi yol olduğunu tecrübe ile öğrendim. - Ben bunun en iyi yol olduğunu deneyimle öğrendim.

deneyimli