I want to talk to your supervising officer.
- Denetleme memurunla konuşmak istiyorum.
Tom Jackson is the supervising producer.
- Tom Jackson denetleyici yapımcıdır.
Tom is in charge of overseeing the entire project.
- Tom tüm projeyi denetlemekten sorumlu.
The pigs did not actually work, but directed and supervised the others.
- Aslında domuzlar çalışmadı fakat diğerlerini yönetti ve denetledi.
Tom was hired to supervise the production of Mary's music video.
- Tom Mary'nin müzik video üretimini denetlemesi için işe alındı.
The accounts have been audited.
- Hesaplar denetlenmektedir.
Once a week, the mother inspects her son's room.
- Haftada bir kez anne oğlunun odasını denetler.
The general inspected the troops.
- General birlikleri denetledi.