Tom came into the room, carrying a bunch of flowers.
- Tom odaya girdi, bir demet çiçek taşıyordu.
Tom brought a bunch of roses for Mary for International Women's Day, but she found it inappropriate.
- Tom Uluslararası Kadınlar Günü için Mary'ye bir demet gül getirdi, ama o bunu yersiz buldu.
Tom is a bundle of nerves.
- Tom bir sinir demeti.
He tied the twigs into bundles.
- O demetlerin içine ince dallar bağladı.
What kind of bouquet would you like? I would like a bunch of roses!
- Ne tür bir buket istersiniz? Ben bir demet gül istiyorum!
The witch cast a spell and a beam of light shot out of her wand.
- Cadı bir büyü yaptı ve asasından dışarı bir ışık demeti fırladı.
A beam of sunlight came through the clouds.
- Bulutların arasından güneş ışığı demeti geldi.
If a guy has got a bunch of flowers in his hand, it means that he is going to practise not botany, but anatomy.
- Bir erkeğin elinde bir demet çiçek varsa, bu onun botanik çalışmayacağı, fakat anatomi çalışacağı anlamına gelir.