Taleplerimizin yerine getirilmesini istiyoruz.
- We need our demands to be met.
O derhal ödeme istiyor.
- He demands immediate payment.
Onlar kitabın tüm kopyalarının imha edilmesini talep ettiler.
- They have demanded that all copies of the book be destroyed.
Biz onların taleplerine boyun eğmemeliyiz.
- We must not give way to their demands.
İşçiler daha yüksek ücret talep etmek için birleşti.
- The workers united to demand higher wages.
Adalet istemek için buradayız.
- We're here to demand justice.
Arzu ihtiyaç ve talep arasından çıkar.
- The desire emerges between need and demand.
Adalet istemek için buradayız.
- We're here to demand justice.
Hiçbir şey istemedim.
- I didn't demand anything.
Parayı bir kerede ödemem gerektiğini talep etti.
- He demanded that I should pay the money at once.
Bu soruna hemen dikkat edilmesi gerekir.
- This problem demands immediate attention.
Uzman işçiler rağbette.
- Specialist workers are in demand.
Tom büyük rağbet görüyor.
- Tom is in great demand.
Onun isteklerine boyun eğdim.
- I gave in to her demands.
Bu isteklere boyun eğmemelisin.
- You must not give way to those demands.
Başkanın çekilmesini talep ettiler.
- They demanded that President resign.
Onlar kitabın tüm kopyalarının imha edilmesini talep ettiler.
- They have demanded that all copies of the book be destroyed.
Talebe göre fiyat değişir.
- The price varies with demand.
Tedarikçi firma talebe yetişemiyor.
- Supplies cannot keep up with the demand.
Adalet istemek için buradayız.
- We're here to demand justice.
Muhabirler, belediye başkanının neden onlarla konuşmak istemediğini bilmek istediler.
- The reporters demanded to know why the mayor wouldn't talk to them.
The bank is demanding the mortgage payment.
Modern society is responding to women's demands for equality.
She couldn't ignore the newborn baby's demands for attention.
... - NOW THOSE ARE SOME DEMANDS! - WHOO! ...
... ALL RIGHT, I'VE GOT SOME DEMANDS, PEOPLE. ...