O, işini kaybettiği için eğitimini ertelemek zorunda kalacak.
- She'll have to delay her education because she lost her job.
Fadıl nikahı geciktirmek için başka bir mazeret buldu.
- Fadil found another excuse to delay the wedding.
Otobüsün on dakikalık bir gecikmesi var.
- The bus has a delay of ten minutes.
Başka gecikmelerden kaçınmalıyız.
- We need to avoid any further delays.
Boston'da tehir edildik.
- We were delayed in Boston.
Başka gecikmelerden kaçınmalıyız.
- We need to avoid any further delays.
Hava yarışın başlamasını geciktirecek.
- The weather will delay the start of the race.
Sağanak dün posta dağıtımını geciktirdi.
- The thunderstorm yesterday delayed the delivery of the mail.
Hava yarışın başlamasını geciktirecek.
- The weather will delay the start of the race.
Daha fazla ertelemeler olabilir.
- There may be more delays.
O, işini kaybettiği için eğitimini ertelemek zorunda kalacak.
- She'll have to delay her education because she lost her job.
Fadıl nikahı geciktirmek için başka bir mazeret buldu.
- Fadil found another excuse to delay the wedding.
Umarım onlar diğerleri gibi uçuşumu geciktirmezler.
- Hopefully they don't delay my flight like the others.
Uçuş ertelenmiş gibi görünüyor.
- It looks like the flight was delayed.
Malların teslimi fırtına nedeniyle ertelenmişti.
- The delivery of the goods was delayed due to the storm.
Trenin gecikmeli olup olmadığı hiç önemli değil.
- It makes no difference whether the train is delayed or not.
Nakliyatın gecikme ihtimaline karşı özel gecikme sigortamız var.
- In case the shipment is delayed, we have special delay insurance.
Biz yoğun trafik tarafından geciktirildik.
- We were delayed by the heavy traffic.
Bir trafik sıkışıklığı tarafından geciktirildim.
- I was delayed by a traffic jam.
O vakit kaybetmeden gelecek.
- She'll come without delay.
Trenin gecikmeli olup olmadığı hiç önemli değil.
- It makes no difference whether the train is delayed or not.
Gecikmeden o işe başlamalıyım.
- I must set about that work without delay.
Gecikmeden sorunu görüşmek gereklidir.
- It's necessary to discuss the problem without delay.
Sağanak dün posta dağıtımını geciktirdi.
- The thunderstorm yesterday delayed the delivery of the mail.
Biz yoğun trafik tarafından geciktirildik.
- We were delayed by the heavy traffic.
Bazı gecikmeler için izin vermeliyiz.
- We must allow for some delays.
Başka gecikmelerden kaçınmalıyız.
- We need to avoid any further delays.
Şiddetli kardan dolayı tren iki saat gecikmişti.
- The train was delayed for two hours because of the heavy snow.
O kargo çok fazla gecikmiş.
- That shipment's been very much delayed.
Some networks have started using a broadcast delay on live programs to catch any offensive material before it aired.
The baseball game went into a rain delay for about an hour before the skies cleared and play resumed.
... delay. We're figuring that out. >> BILL: Thank you for your leadership in ...
... wants to sign additional jobs legislation into law without delay. But at the same time, ...