O bir doktora derecesi aldı.
- She received a doctor's degree.
Şimdi sıcaklık sıfırın altında on derece.
- It is ten degrees below zero now.
Onun büyük babası yüksek rütbeli bir askerdi.
- His grandfather was a soldier of high degree.
Mary diplomasını haziranda alacak.
- Mary will get her degree in June.
Tom kimya diplomasına sahiptir.
- Tom has a chemistry degree.
O matematik alanında yüksek lisans derecesine sahiptir.
- He has a master's degree in mathematics.
Tom yüksek lisansını üç yıl önce aldı.
- Tom got his master's degree three years ago.
Termometre sıfırın altında üç derece olarak okuyor.
- The thermometer reads three degrees below zero.
Termometre 10 dereceyi gösteriyor.
- The thermometer reads 10 degrees.
Ne dereceye kadar biz ona güvenebiliriz?
- To what degree can we trust him?
Ona bir dereceye kadar güvenilebilir.
- She can be trusted to some degree.
Tom'un bir kanun mertebesi var.
- Tom has a law degree.
If they but knew it, almost all men in their degree, some time or other, cherish very nearly the same feelings towards the ocean with me.
Master, we knowe that thou sayest, and teachest ryght, nether considerest thou eny mannes degre, but techest the waye of god truely.
To what degree do the two accounts of the accident concur?.
... mimeograph was available. We can’t yet know where the degree of connectivity that ...