Select Keyboard: Türkçe ▾ X
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
İngilizce - Türkçe
deficient in vital energy; feeble; weak; as, a low pulse; made low by sickness teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı
- low
- alçak (ses)
- low
- (Muzik) kalın
- low
- aşağıya
Aşağıya eğil. Tavan çok alçak.
-Bend down. The ceiling is very low.
- low
- süfli
- low
- hor
- low
- şahsiyetsiz
- low
- yıkmak
- low
- (Ticaret) en düşük değer
- low
- aşağıda
Gerçek fiyat düşündüğümden daha aşağıdaydı.
-The actual price was lower than I had thought.
- low
- bayağı
- low
- sıradan
- low
- zayıf
Bu, pil zayıf olduğu için çok iyi çalışmıyor.
-It doesn't work so well because the battery is low.
Yağmurun yağma ihtimali zayıf.
-The chance of rain is low.
- low
- düşük
Ben, bu elbiseyi düşük bir fiyata satın aldım.
-I bought this dress at a low price.
Çok fazla balık avı dolayısıyla, bazı balık stokları şimdi tehlikeli derecede düşük seviyelerde.
-Due to overfishing, some fish stocks are now at perilously low levels.
- low
- yumuşak
- low
- alta
- low
- {i} böğürme
- low
- üz
Espri anlayışı, düşük öz saygısının bir göstergesi olarak, kendini aşağılamak üzerine kuruluydu.
-His sense of humor was self-deprecating, a sign of his low self-esteem.
- low
- alçak gönüllü
- low
- (isim) böğürme
- low
- alçakgönüllülükle
İlgili Terimler
İngilizce - İngilizce
deficient in vital energy; feeble; weak; as, a low pulse; made low by sickness teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı
- low
deficient in vital energy; feeble; weak; as, a low pulse; made low by sickness
Heceleme
de·fi·cient in vi·tal energy; feeble; weak; as, a low pulse; made low by sick·nessTelaffuz
Resimler
Geçmiş
Favoriler