Select Keyboard: Türkçe ▾ X
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
The world is full of gossipers and liars.
- Dünya dedikoducular ve yalancılarla dolu.
She is a confirmed gossip.
- O bir müzmin dedikoducu.
Tom isn't the type of person who gossips.
- Tom dedikodu yapan insan türü değildir.
Malicious gossip spreads like wildfire. I guess that's why they say bad news travels fast.
- Kötü niyetli dedikodular orman yangını gibi yayılır.Sanırım kötü haber tez yayılır demelerinin nedeni budur.
I know who started the rumor.
- Bu dedikoduyu kimin çıkardığını biliyorum.
It is rumored there are treasures hidden there.
- Orada saklı hazineler olduğu dedikodusu yapılıyor.
Tom and Mary were whispering to each other.
- Tom ve Mary birbirleriyle dedikodu yapıyorlardı.
Hey Tom, I heard through the grapevine that you and Susie are going out. Way to go!
- Hey Tom, dedikodu vasıtasıyla senin Susie ile çıktığını duydum. Tebrikler.
He was the talk of the town.
- O, şehrin dedikodusuydu.
Tom was the talk of the town.
- Tom şehrin dedikodusuydu.