dedikoducu

listen to the pronunciation of dedikoducu
Türkçe - İngilizce
whisperer
back biter
tittle-tattle
quidnunc
newsmonger
telltale
babbler
backbiter
peddler
gossipper
gossipy
(a) gossip; scandalmonger
scandalous
retailer of news
tattler
pedlar
gossipmonger
taleteller
tittle tattle
gossip, scandalmonger
talebearer
scandalmonger
gossip

Tom's mother is such a gossip. - Tom'un annesi böylesine bir dedikoducu.

She is a confirmed gossip. - O bir müzmin dedikoducu.

{i} talebearing
scandalmongering
rumourmonger
dedikodu
gossip

She tried to spice up the conversation with gossip about the neighbors. - O, konuşmayı komşular hakkındaki dedikodu ile tatlandırmaya çalıştı.

Malicious gossip spreads like wildfire. I guess that's why they say bad news travels fast. - Kötü niyetli dedikodular orman yangını gibi yayılır.Sanırım kötü haber tez yayılır demelerinin nedeni budur.

dedikoducu kadın
cat
dedikoducu kimse
flibbertigibbet
dedikoducu kimse
gossip
dedikoducu kimse
talebearer
dedikoducu kimse
whisperer
dedikoducu kimse
scandalmonger
dedikoducu tip
ribald
dedikodu
rumor

It is rumored there are treasures hidden there. - Orada saklı hazineler olduğu dedikodusu yapılıyor.

I know who started the rumor. - Bu dedikoduyu kimin çıkardığını biliyorum.

dedikodu
dirt
dedikodu
tale
dedikodu
chitchat
dedikodu
word of mouth
dedikodu
schmooze
dedikodu
tidbit
dedikodu
gossipry
dedikodu
tittle-tattle
dedikodu
scandal
dedikodu
tattle
dedikodu
whisper

Tom and Mary were whispering to each other. - Tom ve Mary birbirleriyle dedikodu yapıyorlardı.

dedikodu
{i} talebear
dedikodu
grapevine telegraph
dedikodu
route by which gossip and rumors are spread
dedikodu
gossip, tittle-tattle, rumour, rumor
dedikodu
rumour [Brit.]
dedikodu
grapevine

Hey Tom, I heard through the grapevine that you and Susie are going out. Way to go! - Hey Tom, dedikodu vasıtasıyla senin Susie ile çıktığını duydum. Tebrikler.

dedikodu
tittle tattle
dedikodu
scuttlebutt
dedikodu
hearsay
dedikodu
talk

He was the talk of the town. - O, şehrin dedikodusuydu.

Tom was the talk of the town. - Tom şehrin dedikodusuydu.

dedikodu
{i} rumour
dedikodu
{i} report
dedikodu
gup
dedikodu
buzz
dedikodu
tittletattle
Türkçe - Türkçe
Çok dedikodu yapan, dillek kimse
Çok dedikodu yapan, dillek
dillek
nemmal
çugi
dedikodu
Konusu çekiştirme veya kınama olan konuşma, kılükal: "Kız aleyhine hiçbir aykırı dedikodu çıkmadı."- A. Gündüz
Dedikodu
laf
Dedikodu
(Osmanlı Dönemi) KÎL U KAL
dedikodu
Konusu çekiştirme veya kınama olan konuşma, kılükal
dedikoducu