deceiving; deluding; misleading

listen to the pronunciation of deceiving; deluding; misleading
İngilizce - Türkçe
aldatan; deluding; yanıltıcı
imposing
uygulanarak
imposing
sunturlu
imposing
dayatmacı
imposing
(Kanun) tatbik
imposing
görkemli
imposing
heybetli

Heybetli olmadığımı umuyorum. - I hope I'm not imposing.

Her kentin heybetli bir katedrali vardır. - Every city has an imposing cathedral.

imposing
{f} empoze et
imposing
{s} etkileyici
imposing
{s} azametli

O çok azametli bir adam. - He's a very imposing man.

imposing
iş çıkar/zorla/koy
imposing
(Nükleer Bilimler) empoze etme
İngilizce - İngilizce
imposing
deceiving; deluding; misleading