zweit…

listen to the pronunciation of zweit…
Deutsch - Türkisch

Definition von zweit… im Deutsch Türkisch wörterbuch

Zweit
{tsvayt} ikinci
zu zweit
ikişer ikişer
Englisch - Türkisch

Definition von zweit… im Englisch Türkisch wörterbuch

second
saniye

Bir dakikada altmış saniye vardır. - There are sixty seconds in a minute.

Bir dakikada altmış saniye vardır. - One minute has sixty seconds.

second
{i} ikinci

Osaka, Japonya'nın ikinci en büyük şehridir. - Osaka is the second largest city of Japan.

Doktorlar ikinci operasyonu uygulamayı reddettiler. - Doctors refused to perform a second operation.

second
{i} destek

Tom hareketi destekledi. - Tom seconded the motion.

second
ikinci/saniye
second
düelloda şahit
second
yardımcı
second
diğer

En küçük erkek kardeşimin ilk evliliğinden iki çocuğu var, ve diğer çocuk ikinci evliliğinden. - My youngest brother has two children from his first marriage, and another child from his second.

Eldivenin tekini kaybettim. Şimdi diğer tekiyle ne yapmam gerekiyor? - I lost a glove. Now what should I do with the second one?

2nd
ikinci
second
{i} düello şahidi
second
geçici olarak göreve getirmek
second
göreve getir/destekle
second
{s} ikinci dereceli
second
{i} nota aralığı
second
{f} göreve getirmek [brit. ask.]
second
{s} öbür
second
ikinci kalite mallar
Deutsch - Englisch
second
2nd
zweit
two of …
zweit
Couple

Matrimony is the attempt of a couple to solve problems they would never have had as singles. - Die Ehe ist ein Versuch, zu zweit mit den Problemen fertig zu werden, die man allein niemals gehabt hätte.

Für ein Essen zu zweit sind Kerzen genau das Richtige.
For a romantic dinner, candles are just the ticket
Leben zu zweit
living with someone
Sie sind zu zweit verreist.
The two of them went away together
Wir sind zu zweit.
There are two of us
zu zweit
in a twosome
zu zweit
in twos
zu zweit
in twosomes
zu zweit ausgehen
to go out in a twosome