zusammengeknüllt

listen to the pronunciation of zusammengeknüllt
Englisch - Türkisch

Definition von zusammengeknüllt im Englisch Türkisch wörterbuch

crumpled
{s} buruşuk

Tom çöp kutusuna uzandı ve buruşuk bir mektup çıkardı. - Tom reached into the trash can and pulled out a crumpled letter.

Tom yerde bir parça buruşuk kağıt buldu. - Tom found a crumpled piece of paper on the floor.

crushed
{s} ezik
crushed
{s} ezilmiş

Polis cinayetlerin bulunduğu yere yakın bir çöp kutusunda ezilmiş iki cep telefonu buldu ve onların içerdikleri veriyi kullanmaya çalışıyor. - The police found two crushed mobile phones in a trash can near the site of the killings and are attempting to exploit the data contained in them.

crumpled
buruşturulmuş
crinkled
eğri büğrü
crinkled
dalgalı
crumpled
buruşmuş
crumpled
büzük
crushed
kırılmış
balled up
kadar balled
crumpled
buruştur(mak)
crushed
ez(mek)
rumpled
Buruşmuş, kırışmış

His t-shirt was as rumpled as if he had slept in it.

rumpled
buruştur(mak)
crumpled
buruştur

Tom kağıdı buruşturdu ve onu çöp kutusuna attı. - Tom crumpled up the paper and threw it in the trashcan.

Tom mektubu aldı, onu buruşturdu ve cebine koydu. - Tom took the letter, crumpled it and put it in his pocket.

crumpled
(sıfat) buruşuk
crushed
{s} öğütülmüş
crushed
{s} sıkılmış
crushed
ez
Deutsch - Englisch
crumpled
balled up
crushed
balled
scrunched
scrumpled up
rumpled
crumpled up
crinkled
creased
scrunched up