Tom çöp kutusuna uzandı ve buruşuk bir mektup çıkardı.
- Tom reached into the trash can and pulled out a crumpled letter.
Tom yerde bir parça buruşuk kağıt buldu.
- Tom found a crumpled piece of paper on the floor.
Polis cinayetlerin bulunduğu yere yakın bir çöp kutusunda ezilmiş iki cep telefonu buldu ve onların içerdikleri veriyi kullanmaya çalışıyor.
- The police found two crushed mobile phones in a trash can near the site of the killings and are attempting to exploit the data contained in them.
His t-shirt was as rumpled as if he had slept in it.
Tom kağıdı buruşturdu ve onu çöp kutusuna attı.
- Tom crumpled up the paper and threw it in the trashcan.
Tom mektubu aldı, onu buruşturdu ve cebine koydu.
- Tom took the letter, crumpled it and put it in his pocket.