The hospital restricts the number of visitors who can enter the intensive care unit.
- Hastane yoğun bakım ünitesine girebilen ziyaretçi sayısını kısıtlıyor.
Tom and Mary are expecting visitors this evening.
- Tom ve Mary bu akşam ziyaretçi bekliyorlar.
I haven't visited the headquarters of Twitter.
- Twitter'ın genel merkezini ziyaret etmedim.
Switzerland is a very beautiful country and well worth visiting.
- İsviçre, çok güzel bir ülkedir ve ziyaret edilmeye değerdir.
Sami arrived for his visitation day.
- Sami ziyaret günü için geldi.
During his stay in London, he is going to visit his cousin.
- Londra'da kaldığı sırada kuzenini ziyaret edecek.
She visits him quite often, but never stays very long.
- O, sık sık onu ziyaret eder, ancak asla uzun kalmaz.
I remember Fred visiting Kyoto with his mother.
- Fred'in annesiyle birlikte Kyoto'u ziyaret edişini hatırlıyorum.
I don't like visiting big cities.
- Büyük şehirleri ziyaret etmekten hoşlanmam.
Susie sometimes visits her father's office.
- Susie bazen babasının ofisini ziyaret eder.
Tom brings us gifts whenever he visits.
- Tom her ne zaman ziyarete gelse bize hediyeler getirir.
Visitors are welcome.
- Ziyaretçiler bekleniyor.
Visitors may not feed the animals.
- Ziyaretçiler hayvanları besleyemez.
We must avoid calling on others without an appointment.
- Biz, randevusuz başkalarını ziyaret etmekten kaçınmalıyız.
I call on him sometimes.
- Ben bazen onu ziyaret ederim.