Feast your eyes on this.
- Bu konuda gözlerine ziyafet çek.
You are a feast for my eyes.
- Sen benim gözlerim için bir ziyafetsin.
Shark fin soup is commonly served at Chinese weddings and banquets.
- Köpek balığı çorbası genellikle Çin'de evlenme törenlerinde ve ziyafetlerde servis edilir.
The banquet was in full swing.
- Ziyafete tüm hızıyla devam edildi.
Tom and Mary are having a dinner party Monday evening.
- Tom ve Mary pazartesi akşamı bir ziyafet veriyor.
I was satisfied with the steak dinner.
- Biftek ziyafetinden memnun oldum.
Tom and Mary are having a dinner party Monday evening.
- Tom ve Mary pazartesi akşamı bir ziyafet veriyor.