We finally got to the summit.
- Sonunda zirveye vardık.
At last, we reached the summit.
- Sonunda, zirveye ulaştık.
The peak rises above the clouds.
- Zirve bulutların üstüne kadar yükseliyor.
The morning rush is at its peak now.
- Sabah koşuşturmacası şimdi zirvede.
The air is very thin at the top of a high mountain.
- Yüksek bir dağın zirvesinde hava çok incedir.
Prices have reached a new high.
- Fiyatlar yeni bir zirveye ulaştı.
He's unstoppable right now but the question is how long he can remain at the pinnacle of his career.
- O şu anda durdurulamaz fakat sorun onun kariyerinin zirvesinde ne kadar kalacağıdır.
Is man really the pinnacle of Creation, or just a freak of nature?
- İnsan gerçekten yaratılışın zirvesi midir yoksa sadece bir hilkat garibesi midir?
The whole world is watching the summit conference.
- Tüm Dünya Zirve toplantısını izliyor.
We finally got to the summit.
- Sonunda zirveye vardık.
When he was at the acme of his career, a scandal brought about his downfall.
- Kariyerinin zirvesindeyken, bir skandal onun çöküşüne neden oldu.
I climbed to the top of Mt. Fuji.
- Mt.Fuji'nin zirvesine tırmandım.
You look on top of the world every morning.
- Her sabah dünyanın zirvesinde görünüyorsun.
That is the height of foolishness.
- Bu, aptallığın zirvesidir.
She has always been at the head of her class.
- O her zaman sınıfının zirvesinde oldu.