zerâfet

listen to the pronunciation of zerâfet
Türkisch - Englisch
smartness
elegance

Everybody at the party was charmed by her elegance. - Partide herkes onu zerafeti tarafından cezbedildi.

{i} grace

He did not even have the grace to apologize. - Onun bile özür dileme zerafeti yok.

She danced with a grace that surprised us all. - O, hepimizi şaşırtan bir zerafetle dans etti.

ladylikeness
refinement
zarafet
grace

Isadora Duncan danced with such grace that she was invited to dance in Europe. - Isadora Duncan öyle zarafetle dans etti ki Avrupa'da dans etmek için davet edildi.

Beauty without grace is like a rose without a scent. - Zarafeti olmayan güzellik kokusu olmayan bir gül gibidir.

zarafet
elegance
zarafet
delicate
zarafet
kindness
zarafet
fine
zarafet
tactfulness
zarafet
fineness
zarafet
tact
zarafet
stylishness
zarafet
elegance, graciousness, refinement, polish (in someone's manner)
zarafet
elegance, grace, delicacy, refinement
zarafet
daintiness
zarafet
pulchritude
zarafet
spruceness
zarafet
graciousness
zarafet
delicacy coupled with appropriateness (in speech or writing)
zarafet
elegance; tastefulness; refinement; grace, gracefulness
zarafet
gracefulness
zarafet
dainty
zarafet
tactful
zarafet
polish
Türkisch - Türkisch

Definition von zerâfet im Türkisch Türkisch wörterbuch

ZARAFET
(Osmanlı Dönemi) Zariflik, incelik, kibarlık. Nâzik davranış. Muamelede, harekette ve giyimde hoşluk ve temizlik
Zarafet
(Osmanlı Dönemi) TAZARRUF
zarafet
Muamelede, harekette ve giyimde hoşluk ve temizlik
zarafet
İncelik, güzellik, zariflik
zerâfet
Favoriten