Everybody at the party was charmed by her elegance.
- Partide herkes onu zerafeti tarafından cezbedildi.
He did not even have the grace to apologize.
- Onun bile özür dileme zerafeti yok.
She danced with a grace that surprised us all.
- O, hepimizi şaşırtan bir zerafetle dans etti.
Isadora Duncan danced with such grace that she was invited to dance in Europe.
- Isadora Duncan öyle zarafetle dans etti ki Avrupa'da dans etmek için davet edildi.
Beauty without grace is like a rose without a scent.
- Zarafeti olmayan güzellik kokusu olmayan bir gül gibidir.