The worm crawls through the ground.
Jim was grounded in maths.
I sucked up the dust on the floor with a vacuum cleaner.
- Zemindeki tozu bir elektrik süpürgesi ile emdi.
Dirty house, dirty floor.
- Kirli ev, kirli zemin.
The ground seems wet.
- Zemin ıslak görünüyor.
He had not swum more than a few yards before one of the skulking ground sharks had him fast by the upper part of the thigh.
- Saklanan zemin köpek balıklarından biri onu uyluğun üst kısmından hızla yakalamadan önce o birkaç yardadan daha fazla yüzmemişti.
In my new house, the living room is on the ground floor and the bedroom is on the first floor.
- Yeni evimde oturma odası zemin katta ve yatak odası birinci katta.
In Canada we sleep in a bed, not on the floor.
- Kanada'da zeminde değil yatakta uyuyoruz.
A pick is a long handled tool used for breaking up hard ground surfaces.
- Bir kazma sert zemin yüzeyleri parçalamak için kullanılan uzun saplı bir araçtır.
Booth broke his leg when he hit the stage floor.
- Booth sahne zeminine çarptığında bacağını kırdı.
The Norwegian flag has a dark blue Nordic cross with white border on a red background, and it is from 1821.
- Norveç bayrağında kırmızı zemin üzerinde beyaz kenarlıklı koyu mavi Nordik haç vardır ve 1821 yılından kalmadır.