Türkisch - Englisch
Definition von zemi̇n im Türkisch Englisch wörterbuch
- zemin
- floor
I sucked up the dust on the floor with a vacuum cleaner.
-Zemindeki tozu bir elektrik süpürgesi ile emdi.
Fragments of the mirror were scattered on the floor.
-Ayna parçaları zemin üzerinde dağıldı.
- zemin
- ground
The ground seems wet.
-Zemin ıslak görünüyor.
There's no hot water on the fifth floor, but there is on the ground floor.
-Beşinci katta hiç sıcak su yok, ama zemin katta var.
- zemin
- soil, ground; floor; ground, background
- zemin
- ground, earth
- zemin
- mother
- zemin
- pavement
- zemin
- strata
- zemin
- stratum
- zemin
- grounding
- zemin
- (Askeri) foundation
- zemin
- (Havacılık) surface
A pick is a long handled tool used for breaking up hard ground surfaces.
-Bir kazma sert zemin yüzeyleri parçalamak için kullanılan uzun saplı bir araçtır.
- zemin
- groundwork
- zemin
- backcloth
- zemin
- backdrop
- zemin
- platform
- zemin
- ground, background: beyaz zemin üzerine mavi yollar blue stripes on a white ground
- zemin
- bed
In my new house, the living room is on the ground floor and the bedroom is on the first floor.
-Yeni evimde oturma odası zemin katta ve yatak odası birinci katta.
In Canada we sleep in a bed, not on the floor.
-Kanada'da zeminde değil yatakta uyuyoruz.
- zemin
- basis, ground
- zemin
- subject, topic: bu zeminde on this subject
- zemin
- conditions, circumstances: Buna zemin henüz müsait değil. The conditions aren't yet right for this
- zemin
- stage
Booth broke his leg when he hit the stage floor.
-Booth sahne zeminine çarptığında bacağını kırdı.
- zemin
- level
- zemin
- background
The Norwegian flag has a dark blue Nordic cross with white border on a red background, and it is from 1821.
-Norveç bayrağında kırmızı zemin üzerinde beyaz kenarlıklı koyu mavi Nordik haç vardır ve 1821 yılından kalmadır.
- zemin
- ground floor (of a multistory building)
- zemin baskı
- (Teknik,Tekstil) first print
- zemin biçemi
- (Bilgisayar) back style
- zemin döşeme
- floor covering
- zemin döşeme
- stand-by
- zemin döşeme
- flooring
- zemin ivmesi
- (Jeoloji) ground acceleration
- zemin kat
- first floor
In my new house, the living room is on the ground floor and the bedroom is on the first floor.
-Yeni evimde oturma odası zemin katta ve yatak odası birinci katta.
I live on the first floor.
-Zemin katta oturuyorum.
- zemin katı
- first floor
- zemin katı
- (İnşaat) ground story
- zemin rengi
- (Bilgisayar) back color
- zemin rengi
- (Bilgisayar) background color
- zemin suyu
- ground water
- zemin dayanımı
- Soil strenght
- zemin etüdü
- Ground studies
- zemin kazanmak
- Gain ground
Significantly, however, arguments in favour of Turkish membership are beginning to gain ground.
- zemin afeti
- (Çevre) ground disaster
- zemin altı
- below-ground
- zemin altı
- underfloor
- zemin baskı
- bottom printing
- zemin basıncı
- soil pressure
- zemin betonu
- (İnşaat) ground concrete
- zemin betonu
- (İnşaat) concrete floor on grade
- zemin boyama
- ground dyeing
- zemin deseni
- (İnşaat) ground design
- zemin dokusu
- surface texture
- zemin dokusu
- ground texture
- zemin durumu
- (İnşaat) ground conditions
- zemin düzeyi
- ground level
- zemin etüdü evaluation of the soil
- (of a site where construction is planned); soil survey
- zemin gürültüsü
- ground noise
- zemin hattı
- (Sanat,Teknik) ground line
- zemin hazırlamak
- to lay the groundwork (for)
- zemin hizası
- ground level
- zemin islahı
- (Çevre) soil stabilization
- zemin karakteri
- soil conditions
- zemin kat
- ground floor
There's no hot water on the fifth floor, but there is on the ground floor.
-Beşinci katta hiç sıcak su yok, ama zemin katta var.
I live on the ground floor.
-Ben zemin katta yaşıyorum.
- zemin katı
- ground floor
- zemin katı
- ground floor, basement, first floor
- zemin kotu
- (İnşaat) ground level
- zemin mekaniği
- soil mechanics
- zemin nemi
- soil moisture
- zemin nemi
- ground humidity
- zemin planı
- ground plan
- zemin rengi
- ground color
- zemin rengi
- ground colour [Brit.]
- zemin rengi
- base colour, ground colour
- zemin rutubeti
- ground humidity
- zemin sathı
- soil surface
- zemin stabilizasyonu
- soil stabilization
- zemin suyu
- groundwater
- zemin tipi
- type of soil
- zemin ve zamana uygun suited
- to both the place and the time
- zemin yapısı
- soil structure
- zemin çukuru
- (Otomotiv) floor dimple
- zemin özelliği
- ground conditions
- zemin ıslahı
- (Askeri) foundation improvement
- zemin şartları
- ground conditions
- kaygan zemin
- (deyim) slippery slope
- arka zemin
- (Sanat) background
- beton zemin
- (İnşaat) concrete floor
- killi zemin
- (Coğrafya,Jeoloji) clayey soil
- parke zemin
- (İnşaat) tiled floor
- siyah zemin
- (Bilgisayar) refined
- bilimsel zemin
- scientific background
- zemin
- floorings
- zemin
- backdrops
- zemin
- ground of
- zemin
- the ground
- bozuk zemin
- rough surface
- bozuk zemin
- uneven surface
- buzul kökenli zemin
- (Coğrafya) soil of glacial origin
- dolgu zemin
- (İnşaat) made-up ground
- dolgu zemin
- made ground
- dolgu zemin
- manmade soil
- dolgu zemin
- filled soil
- dolgu zemin
- (İnşaat) made land
- doygun zemin
- (Çevre) saturated soil
- doygun zemin
- waterlogged ground
- doygun zemin
- saturated ground
- düz zemin
- (Fizyoloji) level surface
- düz zemin
- smooth surface
- düzgün zemin yapısı
- regular soil structure
- engebeli zemin
- hilly ground
- figür-zemin
- (Pisikoloji, Ruhbilim) figure-ground
- gevşek zemin
- loose ground
- hakim zemin dağılımı
- dominant soil fraction
- homojen zemin
- homogeneous soil
- kemik zemin maddesi
- (Hayvan Bilim, Zooloji) bone matrix
- kumlu zemin
- sand ground
- kumlu zemin
- (Çevre) sandy soil
- kumlu zemin
- (Jeoloji) sandy ground
- kumlu zemin
- sand sail
- kuru zemin
- dry ground
- rutubetli zemin numunesi
- wet earth sample
- rutubetli zemin numunesi
- humid soil sample
- sabit zemin
- stable base
- sabit zemin
- sturdy base
- sabit zemin
- solid foundation
- sert zemin
- firm soil
- siyah zemin iadesi
- (Bilgisayar) refined refund
- stabilize zemin
- stabilized soil
- tabii zemin
- original ground
- tabii zemin
- natural ground
- tabii zemin hattı
- original ground line
- tabii zemin hattı
- natural ground surface
- tabii zemin sathı
- original ground surface
- tabii zemin seviyesi
- original ground level
- tabii zemin seviyesi
- level-original ground
- tabii zemin tabakası
- natural soil stratum
- toplumsal zemin haritası
- (Politika, Siyaset) social terrain mapping
- tortul kil zemin
- residual clay soil
- tortul zemin
- (Çevre) sedimentary soil
- tutucu zemin
- (Askeri) holding ground
- tuzlu zemin
- saline soil
- tuzlu-alkali zemin
- saline-alkali soil
- uniform derecelenmiş zemin
- (İnşaat) closely graded soil
- yumuşak zemin
- soft ground
- yükseltilmiş zemin
- estrade
- zemin
- (Tekstil) background fon
- zemin
- field
Relevante Übersetzungen
Englisch - Englisch
Definition von zemi̇n im Englisch Englisch wörterbuch
- Zemin
- Jiang Zemin
- Jiang Zemin
- a Chinese politician who became leader of China and the Communist Party after Deng Xiaoping died in 1997 (1926- ). born Aug. 17, 1926, Yangzhou, Jiangsu, China General secretary of the Chinese Communist Party (CCP; 1989-2002) and president of China (1993-2003). He started his career in Shanghai as an engineer, received training abroad, and gradually rose through the ranks of the CCP. He was named mayor of Shanghai in 1985 and chairman of China's Central Military Commission in 1989. It is thought that Jiang was a compromise candidate to replace Zhao Ziyang as general secretary in June 1989 following the Tiananmen Square incident. He combined a commitment to continued free-market reform with a determination to preserve the CCP's monopoly on political power. After serving the maximum two five-year terms as president, Jiang was succeeded by Hu Jintao. He remained in charge of the Central Military Commission until stepping down in favour of Hu in 2004
Relevante Übersetzungen
Türkisch - Türkisch
Definition von zemi̇n im Türkisch Türkisch wörterbuch
- (Osmanlı Dönemi) Kötürüm kimse
- zemin
- Kumaş, süslü kâğıt, halı, yer muşambası, tablo gibi desenli nesnelerde, biçimlerin üzerinde yer aldığı renk
- zemin
- Yeryüzü, dünya
- zemin
- Kumaş, halı, tablo gibi desenli nesnelerde, biçimlerin üzerinde yer aldığı renk
- zemin
- (Osmanlı Dönemi) yer, dünya; yeryüzü
- zemin
- Temel, dayanak: "Asıl sohbet zemini nadide yemek tarifi, köşk ve bahçe tanzimidir."- R. H. Karay
- zemin
- Taban, döşeme, yer
- zemin
- Temel, dayanak
- zemin
- Taban, ayaklık
- zemin
- Taban, döşeme, yer: "Kırmızı bir zemin üstünde bir sürü insan, havada uçan beyaz bir kuşa bakıyorlardı."- M. Ş. Esendal
- ZEMİN Ü ZAMAN
- (Osmanlı Dönemi) Vakit ve yer
- ZEMİN Ü ZAMAN
- (Osmanlı Dönemi) Münasebet. Mevzuya veya mes'eleye olan uygunluk, hâl, vaziyet
- zemin kat
- bakınız: zemin katı
- zemin katı
- Yer katı
- Zemin
- taban
- RUYU ZEMİN
- (Hukuk) Yeryüzü
- tahte'z·zemin
- (Osmanlı Dönemi) zemin altı. Yeraltı
- ıslak zemin
- İnşaat sektöründe mutfak, banyo, tuvalet gibi suyla teması olan bölümlerin yüzeyi
Relevante Übersetzungen
Englisch - Türkisch
Definition von zemi̇n im Englisch Türkisch wörterbuch
- ground plan zemin
- katı planı