John is cleverer than Bill.
- John Bill'den daha zeki.
He is cleverer than I.
- O benden daha zekidir.
Thomas didn't consider him very intelligent.
- Thomas onu çok zeki olarak dikkate almadı.
Tom is so intelligent that he stands out in class.
- Tom o kadar zeki ki sınıfta kendini gösteriyor.
She's really smart, isn't she?
- O sahiden zeki, değil mi?
He's smarter than them.
- O onlardan daha zeki.
Tom is incredibly brilliant.
- Tom inanılmaz derecede zeki.
They all did brilliantly.
- Onların hepsi zekice yaptı.
He is the brightest in the class.
- Sınıfında en zeki öğrencidir.
She is not only pretty, but also bright.
- Sadece güzel değil, aynı zamanda da zeki.
Besides being beautiful, she is kind and intellectual.
- O, güzel olmanın yanında kibar ve zekidir.
Tom was an astute businessman who made a lot of money.
- Tom bir sürü para kazanmış zeki bir işadamıydı.
He's very cute and he's really smart.
- O çok sevimli ve o gerçekten zekidir.
The ingenious man received the prestigious award for the first time.
- Zeki adam ilk kez prestij ödülü aldı.
Books are children of the brain.
- Kitaplar zeki kimsenin çocuklarıdır.
He is one of the best brains in our country.
- Ülkemizdeki en zeki kimselerden biridir.
He's an acute businessman.
- O zeki bir iş adamıdır.
His mind had lost its sharpness.
- Onun aklı zekiliğini kaybetmiştir.
Surely he is a sharp boy.
- Kesinlikle o zeki bir çocuk.