We had to sell the building because for years we had operated it at a loss.
- Biz onu yıllarca zararına çalıştırdığımız için binayı satmak zorunda kaldık.
I'm very sorry for your loss.
- Zararın için çok üzgünüm.
Some of the ingredients are harmful, especially if you are pregnant.
- Maddelerin bazıları, özellikle eğer hamile iseniz, zararlıdır.
It can harm your eyes to read in the sun's light.
- Güneş ışığında okumak gözlerine zarar verebilir.
We are very sorry that your order was damaged.
- Siparişiniz zarar gördüğü için çok üzgünüz.
We went to court when they refused to pay for the damage.
- Zararı ödemeyi reddettikleri için mahkemeye gittik.
Drinking on an empty stomach is bad for your health.
- Boş mideyle içki içmek sağlığa zararlıdır.
The bad weather marred the ceremony.
- Kötü hava törene zarar verdi.
The poor educational policy is a detriment to Japan.
- Yetersiz eğitim politikası Japonya için zararlıdır.
Tom's stressful job is having a detrimental effect on his health.
- Tom'un stresli işi sağlığı üzerinde zararlı bir etkiye sahiptir.
The damage will cost us a lot of money.
- Zarar bize çok paraya mal olacak.
They ravaged the countryside, obliterating everything in their path.
- Kırsal alana zarar verdiler, yollarında her şeyi bozuyorlardı..
Thoughtless speech may give rise to great mischief.
- Düşüncesiz konuşma büyük zarara neden olabilir.
If you ever do anything to hurt Tom, I'll kill you.
- Tom'a zarar verecek bir şey yaparsan, seni öldürürüm.
It is not my intent to hurt you in any way.
- Benim niyetim size herhangi bir şekilde zarar vermek değildir.
Mr. Smith sued them for damages.
- Bay Smith zararlar için onlara dava açtı.
They sued the government for damages.
- Zararlar için hükümete dava açtılar.
I'm sorry I hurt you. Don't apologize. You didn't do anything wrong, Tom.
- Ben size zarar verdiğim için üzgünüm. Özür dileme. Sen yanlış bir şey, yapmadım, Tom.
A word spoken at the wrong time can do very much more harm than good.
- Yanlış zamanda konuşulan bir söz iyilikten çok daha fazla zarar yapabilir.
Heavy smoking impaired his health.
- Çok sigara içmek sağlığına zarar verdi.
Lack of sleep was undermining her health.
- Uyku eksikliği gizliden gizliye onun sağlığına zarar veriyordu.