That incident harmed his reputation.
- Kaza onun şöhretine zarar verdi.
Do you think television does children harm?
- Televizyonun çocuklara zarar verdiğini düşünüyor musunuz?
We got our roof damaged by the typhoon.
- Tayfun tarafından çatımıza zarar verildi.
The drought damaged all the crops there.
- Kuraklık oradaki tüm ürünlere zarar verdi.
Urban sprawl is environmentally damaging.
- Kentsel yayılım çevresel olarak zarar verir.
Environmentally damaging projects should be abandoned systematically.
- Çevresel olarak zarar verici projeler sistematik olarak terk edilmelidir.
You're going to wreck your eyesight if you play games all the time.
- Sürekli oyunlar oynarsan görme yeteneğine zarar vereceksin.
They've been damaged.
- Onlara zarar verildi.
The accident damaged her car's front wheels.
- Kaza, arabasının ön tekerlerine zarar verdi.
Alcohol damages the liver.
- Alkol karaciğere zarar verir.