zamanlamaları

listen to the pronunciation of zamanlamaları
Türkisch - Englisch
timings
zamanla
in time

It helps us in times of difficulty. - Zorluk zamanlarında bize yardımcı olur.

A novelty wears off in time. - Bir yenilik zamanla yok olur.

zamanla
over time

Things change over time. - Şeyler zamanla değişir.

Always use distilled water in steam irons because using ordinary water will cause a mineral build-up over time that will clog the steam holes. - Normal su kullanmak zamanla buhar deliklerini tıkayacak mineral birikmesine sebep olacağı için buharlı ütülerde her zaman damıtılmış su kullan.

zamanla
with time

With time, everything will become clear. - Zamanla her şey açığa kavuşacak.

Experience is acquired with time. - Deneyim zamanla kazanılır.

zamanla
in course of time
zamanla
in the process of time
zamanla
by the time of progress
zamanla
(Bilgisayar) schedule

Our website is offline for scheduled maintenance. We expect to be back online by 2:30 GMT. - Web sayfamız zamanlanmış bakımdan dolayı çevrimdışıdır. GMT 2.30'da yeniden çevrimiçi olmayı bekliyoruz.

We are behind schedule. - Biz zamanlamanın gerisindeyiz.

zamanla
in the course of events
zamanla
in due course
zamanla
squareness
zamanla
as the time went by
zamanla
in process of time
zamanla
in progress of time
zamanla
with the lapse of time
zamanla
in the long run
zamanla
{f} timing

Your timing is perfect. - Zamanlamanız mükemmel.

Timing is everything. - Zamanlama her şeydir.

zamanla
for getting further by time
zamanla
by and by
zamanla
in due time

In due time, his innocence will be proven. - Zamanla, onun suçsuzluğu ispat edilecektir.

zamanla
in the course of time

In the course of time, he changed his mind. - O, zamanla fikrini değiştirdi.

zamanla
with time, as time passes/ passed
Türkisch - Türkisch

Definition von zamanlamaları im Türkisch Türkisch wörterbuch

zamanla
Aradan süre geçtikçe, giderek: "Basınımızın gelişmesini gözden geçirirsek görürüz ki, zamanla konular uzmanlıklar arasında bölüşülür."- N. Cumalı
zamanla
Aradan süre geçtikçe, giderek