We have to spend time with Tom now.
- Biz şimdi Tom ile zaman harcamak zorundayız.
Tom didn't want to spend time in jail.
- Tom hapiste zaman harcamak istemiyordu.
I love to spend time trying to put together a puzzle.
- Bir bulmacayı birleştirmeye çalışarak zaman harcamayı seviyorum.
You should always spend time doing things that help your children get ahead in life.
- Siz her zaman çocuklarınızın hayatta başarılı olmaları için yardım edecek şeyleri yaparak zaman harcamalısınız.