I can already write in Chinese.
- Zaten Çince yazabiliyorum.
I've already been here two hours.
- Ben zaten iki saattir buradayım.
So much so that I feel like I'm losing my grasp on the whereabouts.
- Zaten nerede olduğum hakkında kavramamı kaybediyor gibi hissediyorum.
Tom didn't seem inclined to elaborate and I didn't really want to know all the details anyway.
- Tom ayrıntılara girmek için eğilimli görünmüyordu ve ben zaten bütün detayları gerçekten bilmiyordum.
I never liked that one anyway.
- Zaten ondan asla hoşlanmadım.
In any case, I've already entirely forgiven you.
- Her durumda, ben zaten tamamen size affettim.