zâlimler

Türkisch - Türkisch

Definition von zâlimler im Türkisch Türkisch wörterbuch: (Osmanlı Dönemi) HACEZE
ZALİM: (Osmanlı Dönemi) Kaymağı alınmadan içilen süt
ZALİM: (Osmanlı Dönemi) (C.: Zılem-Zılmân) Deve kuşunun erkeği
ZALİM: (Osmanlı Dönemi) Hiç bozulmamış yerden kazılan toprak
ZÂLİM: (Osmanlı Dönemi) (E) Zulmeden, haksızlık eden
Zâlim: (Osmanlı Dönemi) BAGİ
Zâlim: (Osmanlı Dönemi) MU'TEDÎ
zalim: Acımasız ve haksız davranan, kıyıcı, zulmeden
zalim: Acımasız ve haksız davranan, kıyıcı, zulmeden: "Şehzadeyi hapseyledi zalim pederi / Bir kasra ki gözler göremez gökle yeri."- Y. K. Beyatlı
zâlim: (Osmanlı Dönemi) zulmeden, haksızlık yapan

Türkisch - Englisch

Definition von zâlimler im Türkisch Englisch wörterbuch

wrongdoing

evil-doers

zalim

{s} cruel

This cruel cold could make a man afraid of his own voice. - Bu zalim soğuk bir adamı kendi sesinden korkutabilirdi.

Don't be cruel to animals. - Hayvanlara karşı zalim olmayın.

zalim

tyrant

In spite of the tyrant’s persecution, the hero valiantly carried on the struggle. - Zalim hükümdarın zulmüne rağmen, kahraman cesurca mücadeleye devam etti.

Today a child acting like a king, tomorrow a tyrant. - Bugün bir kral gibi davranan bir çocuk yarın bir zalim gibi davranır.

{s} grim

{s} fell

{s} outrageous

(Konuşma Dili) hard-featured

My dear child, stay down here, otherwise the mean geese will bite you to death. - Sevgili çocuğum, burada kal, yoksa zalim kazlar seni ölümüne ısırır.

Tom, you're such a big meanie. - Tom, sen böyle büyük bir zalimsin.

If you are neutral in situations of injustice, you have chosen the side of the oppressor. - Adaletsiz durumlarda tarafsızsanız, zalimin tarafını seçmişsinizdir.

zalim