Bacon and eggs is his order.
- Onun siparişi pastırma ve yumurtadır.
I bought half a dozen eggs.
- Yarım düzine yumurta aldım.
The shell of an egg is easily broken.
- Bir yumurta kabuğu kolayca kırılır.
Who cares whether Tom eats egg yolks or not.
- Tom'un yumurta sarısı yiyip yemediği kimin umrunda?
Fold the egg whites into the egg yolks.
- Yumurta beyazlarını yumurta sarısının içine katlayın.
You know that I don't like eggs.
- Yumurtaları sevmediğimi biliyorsun.
I have steak, eggs, hash browns, toast, and coffee.
- Bifteğim, yumurtalarım, kızarmış patateslerim, tostum ve kahvem var.
Do you want fried eggs with bacon for breakfast?
- Kahvaltı için domuz pastırmalı sahanda yumurta istiyor musun?
For my breakfast today: fried egg on toast with cheese.
- Bugünkü kahvaltım: peynirli tost üzerine sahanda yumurta.
Tom threw a rotten egg at Mary.
- Tom Mary'ye bir çürük yumurta attı.
Last one in is a rotten egg.
- Sona kalan çürük yumurta.