yukarida

listen to the pronunciation of yukarida
Türkisch - Englisch

Definition von yukarida im Türkisch Englisch wörterbuch

yukarıda
above

Angels watch from above as men fight amongst themselves. - İnsanlar kendi aralarında mücadele ederken melekler yukarıdan izlerler.

The clouds above moved fast. - Yukarıdaki bulutlar hızlı ilerledi.

yukarıda
hereinabove
yukarıda
1. above; upstairs. 2. (holding one's head) high: Başı yukarıda yürürdü. She would walk with her head held high
yukarıda
supra
yukarıda
aloft
yukarıda
upstairs

Can I talk to you upstairs? - Seninle yukarıda konuşabilir miyim?

My study is upstairs. - Benim çalışma odam yukarıda.

yukarıda
afore
yukarıda
on high; above; upstairs
yukarıda
overhead

Tom heard a helicopter overhead. - Tom yukarıdan geçen bir helikopter duydu.

Tom could hear helicopters overhead. - Tom yukarıdan geçen helikopterleri duyabiliyordu.

yukarıda
over

The church is on the hill overlooking the city. - Kilise, kenti yukarıdan gören tepe üzerindedir.

Exports in January were up 20% over the same period of last year. - Ocak ayında ihracat, geçen yılın aynı dönemine göre % 20 yukarıdaydı.

yukarıda
on high
yukarıda
(Bilgisayar) super
yukarıda
up
Yukarıda
above to
Yukarıda
above it
yukarıda
the above
yukarıda
up there

The book is up there. - Kitap orada, yukarıda.

Why are you up there? - Neden orada yukarıdasın?

yukarıda
from the above
yukarı
up
yukarıda adı geçen
above mentioned
yukarıda bahsedilen
before mentioned
yukarıda belirtildiği gibi
as stated above
yukarıda belirtildiği üzere
as stated above
yukarıda denildiği gibi
do
yukarıda geçen
above, aforesaid
yukarıda geçen
supra
yukarıda olan şey
above
yukarıda söylenen
(Hukuk) aforesaid
yukarıda tutmak
hold up
yukarıda, havada
(Askeri) overhead
yukarı
upstairs

She shut the door and went upstairs. - Kapıyı kapattı ve yukarı gitti.

Go upstairs and bring down my trunk. - Yukarı çık ve bavulumu getir.

yukarı
(Bilgisayar) top
yukarı
upper part
yukarı
(Bilgisayar) move up
yukarı
upper
yukarı
hyper-
yukarı
above

Angels watch from above as men fight amongst themselves. - İnsanlar kendi aralarında mücadele ederken melekler yukarıdan izlerler.

She is certainly above forty. - O kesinlikle kırkın yukarısındadır.

yukarı
aloft
Yukarı
to the top
akılı başından bir karış yukarı/yukarıda
impulsive, rash, impetuous (someone) who does the first thing that comes into his head
yukarı
upper; upstairs: yukarı daire the upstairs flat. Yukarı Mısır Upper Egypt
yukarı
upper part; upstairs
yukarı
upper, superior in social position: yukarı sınıf upper class
yukarı
upwards
yukarı
(moving) up; (going) upstairs: Yukarı çıktı. He went upstairs
yukarı
up, upwards, above; upstairs; high, upper, top; upper part, top; upstairs
yukarı
high

The giraffe cannot swim because its centre of gravity is so high that it would topple over. - Zürafa yüzemez çünkü ağırlık merkezi çok yukarıda olduğundan baş aşağı döner.

As we go up higher, the air becomes thinner. - Biz yukarıya giderken hava incelir.

yukarı
upward
yukarı
hyper
Türkisch - Türkisch

Definition von yukarida im Türkisch Türkisch wörterbuch

yukarıda
Üst tarafta olan
Yukarıda
(Osmanlı Dönemi) ÂNİFEN
yukarıda
yukarda
yukarı
Üst tarafa, üstteki kata, üste, yükseğe, yukarıya
yukarı
Aşama, sınıf, makam bakımından ilerde olan
yukarı
Bir şeyin üst bölümü, aşağı karşıtı, fevk
yukarı
Benzerleri arasında üstte bulunan. Üst tarafa, üstteki kata, üste, yükseğe, yukarıya: "Yukarı, kocasının odasına çıktı."- M. Ş. Esendal
yukarı
Yetkili kimse
yukarı
Benzerleri arasında üstte bulunan
yukarida
Favoriten