your time

listen to the pronunciation of your time
Englisch - Türkisch
vaktiniz
this time
bu sefer

Bu sefer onu yapamam. - I can't make it this time.

Bu sefer Bob muhtemelen kazanacak. - This time Bob is likely to win.

this time
bu kez

Bu kez farklı olacak. - This time is going to be different.

Bu kez cezadan kaçamazsın. - This time, you won't escape punishment.

this time
bu defa

Bu defa gitmesine izin vereceğim. - I'll let it go this time.

Bu defa hatalı olan benim gibi görünüyor. - This time, it looks like it is me who is wrong.

This time
be sefer
hide your time
zaman gizlemek
our time
bizim zamanımız
take your time
zaman ayırın

Lütfen ne yapacağınıza karar vermeden önce zaman ayırın. - Please take your time before deciding what to do.

Yemek yemek için zaman ayırın. - Take your time when you eat meals.

take your time
Acele etme. Uygun bir zamanında yap
take your time...
zaman ayırın
that time
O zaman

O zaman, Meksika henüz İspanya'dan bağımsız değildi. - At that time, Mexico was not yet independent of Spain.

Keşke o zaman bütün hikayeyi bana anlatsaydın! - If only you had told me the whole story at that time!

take your time
acele etmeyin

Lütfen acele etmeyin. - Please take your time.

Acele etmeyin. Aceleye gerek yok. - Take your time. There's no rush.

what time is your bus
otobüsünüz saat kaçta
what time is your flight
uçağınız saat kaçta
what time is your train
treniniz saat kaçta
Englisch - Englisch

Definition von your time im Englisch Englisch wörterbuch

your time zone
the particular local time zone where you live (ex: Central European Time zone, Eastern Standard Time zone. etc.)
me time
Time to oneself; a period spent relaxing on one's own
this time
On or near the same date

this time last year.

this time
on this occasion, on this opportunity
your time

    Türkische aussprache

    yôr taym

    Aussprache

    /ˈyôr ˈtīm/ /ˈjɔːr ˈtaɪm/

    Videos

    ... At Google we think we can give you some of your time back. ...
    ... So you're only spending your time ...
Favoriten