Bu sefer Bob muhtemelen kazanacak.
- This time Bob is likely to win.
Jack bu sefer kesin başaracak.
- Jack is bound to succeed this time.
Bu kez cezadan kaçamazsın.
- This time, you won't escape punishment.
Bu kez Tom'a yardım edip edemeyeceğimizi bilmiyorum.
- I don't know if we can help Tom this time.
Tom bu defa tekrar bize yardım etmeye istekli.
- Tom is willing to help us again this time.
Bu defa sonuçları aldı.
- This time, he got results.
Yemek yemek için zaman ayırın.
- Take your time when you eat meals.
Lütfen ne yapacağınıza karar vermeden önce zaman ayırın.
- Please take your time before deciding what to do.
Ben o zaman odamı temizliyordum.
- I was cleaning my room for that time.
Keşke o zaman bütün hikayeyi bana anlatsaydın!
- If only you had told me the whole story at that time!
Lütfen acele etmeyin.
- Please take your time.
Acele etmeyin. Bu bir maraton, sürat koşusu değil.
- Take your time. It's a marathon, not a sprint.
this time last year.
... And some people see that as a signal that your time in ...
... At Google we think we can give you some of your time back. ...