Bu sefer onu yapamam.
- I can't make it this time.
Bu sefer Bob muhtemelen kazanacak.
- This time Bob is likely to win.
Bu kez farklı olacak.
- This time is going to be different.
Bu kez cezadan kaçamazsın.
- This time, you won't escape punishment.
Bu defa gitmesine izin vereceğim.
- I'll let it go this time.
Bu defa hatalı olan benim gibi görünüyor.
- This time, it looks like it is me who is wrong.
Lütfen ne yapacağınıza karar vermeden önce zaman ayırın.
- Please take your time before deciding what to do.
Yemek yemek için zaman ayırın.
- Take your time when you eat meals.
O zaman, Meksika henüz İspanya'dan bağımsız değildi.
- At that time, Mexico was not yet independent of Spain.
Keşke o zaman bütün hikayeyi bana anlatsaydın!
- If only you had told me the whole story at that time!
Lütfen acele etmeyin.
- Please take your time.
Acele etmeyin. Aceleye gerek yok.
- Take your time. There's no rush.
this time last year.
... At Google we think we can give you some of your time back. ...
... So you're only spending your time ...