Through mathematical calculations, Le Verrier predicted the presence of another planet beyond Uranus. The gravitational pull of this planet would explain the unusual motion of Uranus.
- Matematiksel hesaplamalar yoluyla Le Verrier Uranüsün ötesindeki başka gezegenin varlığını tahmin etti. Bu gezegenin yer çekimi Uranüsün sıradışı hareketini açıkladı.
Through trial and error, he found the right answer by chance.
- Deneme yanılma yoluyla doğru cevabı buldu.
She was dumped by her boyfriend via a text message.
- O, bir kısa mesaj yoluyla erkek arkadaşı tarafından terk edildi.
Working from home via computer can be lonely.
- Bilgisayar yoluyla evden çalışmak tuhaf olabilir.
The drugstore is at the end of this road.
- Eczane yolun sonunda.
The muddy road has ruined my new shoes.
- Çamurlu yol, yeni ayakkabılarımı mahvetti.
Although each person follows a different path, our destinations are the same.
- Her insan farklı bir yol izlesede, hedeflerimiz aynıdır.
He cleared the path of snow.
- O, yoldaki karı temizledi.
You are way off the track.
- Sen yoldan çıkmışsın.
I cross the railroad tracks every morning.
- Her sabah demir yolu hattını geçerim.
The motto of Twitter is The best way to discover what's new in your world.
- Twitter'ın sloganı Dünyanızda nelerin yeni olduğunu keşfetmenin en iyi yolu.'dur.
As they didn't know the way, they soon got lost.
- Yolu bilmediklerinden, çok geçmeden kayboldular.
There's but one avenue to earn money.
- Para kazanmak için sadece bir yol var.
I like walking on dusty and rocky trails.
- Tozlu ve kayalıklı yollarda yürümeyi severim.
Tom and Mary are enjoying a walk along the pilgrims' trail in France.
- Tom ve Meryem Fransa'daki hac yolu yürüyüşünün keyfini çıkarıyor.
We're approaching the end of our journey.
- Biz yolculuğumuzun sonuna yaklaşıyoruz.
This road is the only approach to the city.
- Bu yol şehre giden tek yoldur.
What's the purpose of your trip?
- Yolculuğunun amacı nedir?
There is a little time before the train departs.
- Tren yola çıkmadan önce biraz zaman var.
What time do we leave?
- Biz ne zaman yola çıkarız?
At Christmas she went out of her way to buy me a really nice model plane.
- O Noel'de bana çok güzel bir uçak satın almak için yola çıktı.
This is the shortest route to Paris.
- Bu, Paris'e giden en kısa yoldur.
Take the shortest route to Paris.
- Paris'e en kısa yoldan gidin.
A rail is a piece of metal or wood which is long and thin. For example, a train runs on rails, which is why we call it a railway train.
- Ray, metal ya da tahtadan yapılmış ince ve uzun bir şeydir. Örneğin, trenler ray üzerinde gider, bu yüzden ona demir yolu treni diyoruz.
The road runs parallel to the river.
- Yol nehre paralel çalışır.
The best solution can only be found by a process of trial and error.
- En iyi çözüm yolu sadece, deneme-yanılma yöntemi ile bulunabilir.
Both parties took a step towards a solution.
- Her iki taraf da çözüm yolunda bir adım attı.
Writing up history is a method of getting rid of the past.
- Tarih yazmak, geçmişten kurtulmanın bir yoludur.
We came to a place where the road branched into two lanes.
- Yolun iki şerite ayrıldığı bir yere geldik.
Do they have bike lanes on the freeways in Australia?
- Avustralya otoyollarında onların bisiklet yolları var mı?
People have many things to communicate and many ways to do so.
- İnsanlar iletişim kurmak pek çok şeye sahiptir ve bunun için çok yola sahiptir.
They wanted to try new ways of living.
- Onlar yaşam için yeni yollar denemek istediler.
The best solution can only be found by a process of trial and error.
- En iyi çözüm yolu sadece, deneme-yanılma yöntemi ile bulunabilir.
The same rule applies to going for a journey.
- Aynı kural bir yolculuğa çıkmak için de geçerlidir.
All drivers should obey the rules of the road.
- Tüm sürücülerin yol kurallarına uymaları gerekir.
This morning I went to the airport in order to see my cousin off.
- Bu sabah kuzenimi yolcu etmek için havaalanına gittim.
Hanako came all the way from Hokkaido in order to see her father.
- Hanako babası görmek için Hokkaido'dan tüm yolu geldi.
I have tried every means imaginable.
- Akla gelebilecek her yolu denedim.
We have to use every means to persuade him.
- Onu ikna etmek için her yolu kullanmalıyız.
Please tell me which railway line to use from the airport to downtown.
- Havalanından şehir merkezine hangi demir yolu hattını kullanacağımı bana söyle lütfen.
I got off the bus at the end of the line.
- Yolun sonunda otobüsten indim.
Why don't you try a different tack?
- Neden farklı bir yol denemiyorsunuz?
Sometimes, many problems and a lot of stress can lead you to quit your job. You must learn how to handle it quickly.
- Bazen çok sayıda sorun ve stres, işi bırakmanıza yol açabilir. Çabucak onunla nasıl başa çıkacağınızı öğrenmeniz gerekir.
This road leads you to the station.
- Bu yol sizi istasyonuna götürür.
The party went to China by sea.
- Parti deniz yoluyla Çin'e gitti.
I'd like to send this parcel to Japan by sea.
- Bu koliyi deniz yoluyla Japonya'ya göndermek istiyorum.
The future has many paths - choose wisely.
- Geleceğin birçok yolu var - akıllıca seçin.
It is easy to be wise after the event.
- Araba devrildikten sonra yol gösteren çok olur.
She flew to Europe by way of Siberia.
- Sibirya yoluyla Avrupa'ya uçtu.
The traditional way of learning a language may satisfy at most one's sense of duty, but it can hardly serve as a source of joy. Nor will it likely be successful.
- Bir dil öğrenmenin geleneksel yolu olsa olsa birinin görev duygusunu tatmin edebilir ama o bir sevinç kaynağı olarak hizmet edemez. Ayrıca muhtemelen başarılı olmayacaktır.
Working from home via computer can be lonely.
- Bilgisayar yoluyla evden çalışmak tuhaf olabilir.
You want to go via the tunnel?
- Tünel yoluyla mı gitmek istiyorsun?
The journey has just begun.
- Yolculuk henüz başladı.
She found the ring that she had lost during the journey.
- O, yolculuk sırasında kaybettiği yüzüğü buldu.
The man didn't feel like walking all the way; so he took the bus.
- Adam bütün yolu yürümek istemedi;bu yüzden otobüse bindi.
As there was no bus service, we had to walk all the way to the station.
- Otobüs servisi olmadığı için, biz, istasyona giden bütün yolu yürümek zorunda kaldık.
Sometimes, many problems and a lot of stress can lead you to quit your job. You must learn how to handle it quickly.
- Bazen çok sayıda sorun ve stres, işi bırakmanıza yol açabilir. Çabucak onunla nasıl başa çıkacağınızı öğrenmeniz gerekir.
I handled the problem the only way I knew how.
- Sorunu yapma yöntemini bildiğim tek yolla ele aldım.
You'll never get ahead in this place unless you go through the proper channels.
- Doğru bir yol bulmadıkça bu alanda asla ileri gitmeyeceksin.
Where can I find the itinerary for your business trip?
- Senin iş gezin için yolcu rehberi nerede bulabilirim?
Do you have an itinerary for your business trip?
- İş gezin için bir yolcu rehberin var mı?
We explored all possible ways of cutting expenditures.
- Biz harcamaları kesme hakkında tüm olası yollarını araştırdık.
Tom has made plans for a trip to Boston.
- Tom Boston'a bir yolculuk için planlar yaptı.
We opposed his plan to build a new road.
- Biz onun yeni bir yol yapma planına karşı çıktık.
They fled through a secret passageway.
- Gizli bir geçit yoluyla kaçtılar.
She is busy preparing for the trip.
- O yolculuk için hazırlanmakla meşgul.
Almost all of the passenger in the bus were asleep when the accident happened.
- Kaza olduğunda neredeyse otobüsteki yolcuların hepsi uyuyordu.
The picnic area is easily accessible by road.
- Piknik alanına kara yolu ile kolayca ulaşılabilir.
The town is accessible by rail.
- Şehre demir yolu ile erişilebilir.
Tom is looking for an easy way to lose weight.
- Tom kilo vermek için kolay bir yol arıyor.
What do you think the best way to lose weight is?
- Zayıflamak için en iyi yolun ne olduğunu düşünüyorsun?
Gemiyle yolculuk yapmayı severim.
- Gemiyle yolculuk yapmayı seviyorum.
Bu gemi okyanuslarda yolculuk yapmak için uygun değil.
- Bu gemi okyanus yolculuğu için uygun değil.