I don't want to cause a panic.
- Paniğe yol açmak istemiyorum.
The earthquake caused considerable damage.
- Deprem, büyük ölçüde hasara yol açtı.
They believed it might lead to war with Britain.
- Onlar, onun Britanya ile bir savaşa yol açabileceğine inandılar.
They said it would lead to civil war.
- Onun iç savaşa yol açacağını söylediler.