I met Tom on the way.
- Yolda Tom'a rastladım.
Fortunately they had no storms on the way.
- Bereket versin ki, yolda fırtınayla karşılaşmadılar.
I was on the road to the town.
- Kasabaya giden yoldaydım.
Tom made an emergency stop on the road.
- Tom yolda acil durum duruşu yaptı.