She is contemplating a trip.
- O bir yolculuk düşünüyor.
A trip to America is out of the question.
- Amerika'ya bir yolculuk söz konusu değil.
He never travels without taking an alarm clock with him.
- O yanında bir çalar saati almadan asla yolculuk yapmaz.
Time travel is possible.
- Zamanda yolculuk mümkündür.
I wish you a pleasant voyage.
- Sana hoş bir yolculuk diliyorum.
The voyage to America used to take many weeks.
- Amerika'ya yolculuk birçok hafta sürerdi.
Travelling is easy these days.
- Yolculuk etmek bugünlerde kolaydır.
I'm travelling alone.
- Yalnız yolculuk ediyorum.
He made a journey to Paris.
- O, Paris'e bir yolculuk yaptı.
I made a long journey last year.
- Geçen yıl uzun bir yolculuk yaptım.
Congratulations! You just won a free cruise to the Bahamas!
- Tebrik ederiz! Bahamalar'a ücretsiz yolculuk kazandınız!
Do you like to travel by yourself?
- Tek başına yolculuk etmekten hoşlanır mısın?
Is it possible to travel at such a high speed?
- Böyle yüksek bir hızda yolculuk etmek olanaklı mı?
Do you like to travel by yourself?
- Tek başına yolculuk etmekten hoşlanır mısın?
We've been traveling for three days.
- Üç gündür yolculuk yapmaktayız.
Do you like to travel by yourself?
- Tek başına yolculuk etmekten hoşlanır mısın?
Is it possible to travel at such a high speed?
- Böyle yüksek bir hızda yolculuk etmek olanaklı mı?
Gemiyle yolculuk yapmayı severim.
- Gemiyle yolculuk yapmayı seviyorum.
Gemiyle yolculuk yapmayı seviyorum.
- Gemiyle yolculuk yapmayı severim.