A trip to America this summer is out of the question.
- Bu yaz Amerika'ya bir yolculuk söz konusu değil.
She is busy preparing for the trip.
- O yolculuk için hazırlanmakla meşgul.
Steve told me the tale of his travels.
- Steve bana yolculuklarının hikayesini anlattı.
He never travels without taking an alarm clock with him.
- O yanında bir çalar saati almadan asla yolculuk yapmaz.
Someday we will be able to go on a voyage to Mars.
- Birgün Mars'a yolculuk yapabileceğiz.
I wish you a pleasant voyage.
- Sana hoş bir yolculuk diliyorum.
I'm travelling alone.
- Yalnız yolculuk ediyorum.
Travelling is easy these days.
- Yolculuk etmek bugünlerde kolaydır.
What a pleasant journey we had!
- Ne keyifli bir yolculuk yaptık!
He made a journey to Paris.
- O, Paris'e bir yolculuk yaptı.
Congratulations! You just won a free cruise to the Bahamas!
- Tebrik ederiz! Bahamalar'a ücretsiz yolculuk kazandınız!
Tom doesn't want to travel alone.
- Tom yalnız başına yolculuk etmek istemiyor.
Is it possible to travel at such a high speed?
- Böyle yüksek bir hızda yolculuk etmek olanaklı mı?
Do you like to travel by yourself?
- Tek başına yolculuk etmekten hoşlanır mısın?
We've been traveling for three days.
- Üç gündür yolculuk yapmaktayız.
Do you like to travel by yourself?
- Tek başına yolculuk etmekten hoşlanır mısın?
Tom doesn't want to travel alone.
- Tom yalnız başına yolculuk etmek istemiyor.
Gemiyle yolculuk yapmayı severim.
- Gemiyle yolculuk yapmayı seviyorum.
Gemiyle yolculuk yapmayı seviyorum.
- Gemiyle yolculuk yapmayı severim.