She is contemplating a trip.
- O bir yolculuk düşünüyor.
A trip to America this summer is out of the question.
- Bu yaz Amerika'ya bir yolculuk söz konusu değil.
I'm travelling alone.
- Yalnız yolculuk ediyorum.
The day will soon come when we will conquer space and travel to the moon.
- Uzayı işgâl edeceğimiz ve Ay'a yolculuk yapacağımız gün yakında gelecek.
The long voyage was a trial for us.
- Uzun yolculuk bizim için çok zahmetli geçti.
The voyage lasted 14 months.
- Yolculuk 14 ay sürdü.
Travelling is easy these days.
- Yolculuk etmek bugünlerde kolaydır.
I'm travelling alone.
- Yalnız yolculuk ediyorum.
He made a journey to Paris.
- O, Paris'e bir yolculuk yaptı.
I made a long journey last year.
- Geçen yıl uzun bir yolculuk yaptım.
Congratulations! You just won a free cruise to the Bahamas!
- Tebrik ederiz! Bahamalar'a ücretsiz yolculuk kazandınız!
I want to travel with you.
- Seninle yolculuk etmek istiyorum.
Tom doesn't want to travel alone.
- Tom yalnız başına yolculuk etmek istemiyor.
Do you like to travel by yourself?
- Tek başına yolculuk etmekten hoşlanır mısın?
We've been traveling for three days.
- Üç gündür yolculuk yapmaktayız.
Is it possible to travel at such a high speed?
- Böyle yüksek bir hızda yolculuk etmek olanaklı mı?
He likes to travel. I do, too.
- O yolculuk etmekten hoşlanır. Ben de.
Bu gemi okyanus yolculuğu için uygun değil.
- Bu gemi okyanuslarda yolculuk yapmak için uygun değil.
Gemiyle yolculuk yapmayı severim.
- Gemiyle yolculuk yapmayı seviyorum.