I don't want to cause a panic.
- Paniğe yol açmak istemiyorum.
Weak foundations caused the house to subside.
- Zayıf temeller evin çökmesine yol açtı.
They believed it might lead to war with Britain.
- Onlar, onun Britanya ile bir savaşa yol açabileceğine inandılar.
A new study suggests that hospital records for patients older than 65 are often incorrect, which may lead to serious treatment errors.
- Yeni bir çalışma 65'ten daha büyük hastaların hastane kayıtlarının çoğunlukla yanlış olduğunu ortaya atmaktadır, bu durum ciddi tedavi hatalarına yol açabilir.