You had better go to bed right away, or your cold will get worse.
- Derhal yatmaya gitsen iyi olur, yoksa soğuk algınlığın daha da kötüleşir.
He had no choice but to run away.
- Onun kaçmaktan başka seçeneği yoktu.
Tails are absent in some cats.
- Bazı kedilerde kuyruklar yok.
He was absent owing to illness.
- O, hastalık nedeniyle yoktu.
I am not allergic to penicillin.
- Penisiline alerjim yok.
He has not less than 100 dollars.
- Onun 100 dolardan az parası yok.
It's none of your business.
- Onun sizinle bir ilgisi yok.
That's none of your business.
- Sizinle bir ilgisi yok.
Tom had no idea that Mary was a serial killer.
- Tom'un Mary'nin bir seri katil olduğuna dair hiçbir fikri yoktu.
I certainly had no idea Tom was thinking about killing himself.
- Tom'un kendini öldürmeyi düşündüğüne dair kesinlikle fikrim yoktu.
He is lacking in common sense.
- O, sağduyudan yoksundur.
He must be lacking in common sense.
- Sağ duyudan yoksun olmalı.
Hiç paraları yok.
Mary has nobody to talk with, but she doesn't feel lonely.
- Mary'nin konuşacak hiç kimsesi yok fakat o kendini yalnız hissetmiyor.
It doesn't matter what he said.
- Söylediği şeyin hiçbir önemi yok.