You had better go to bed right away, or your cold will get worse.
- Derhal yatmaya gitsen iyi olur, yoksa soğuk algınlığın daha da kötüleşir.
A thief broke into the house while we were away.
- Biz yokken eve hırsız girmiş.
He was absent from school because of illness.
- O, hastalık nedeniyle okulda yoktu.
Tails are absent in some cats.
- Bazı kedilerde kuyruklar yok.
There is nothing concealed that will not be revealed.
- Açığa çıkartılmayacak hiçbir sır yoktur.
There was nothing but an old chair in the room.
- Odada eski bir sandalyeden başka bir şey yoktu.
It is not necessary to say that she is an excellent pianist.
- O'nun mükemmel bir piyanist olduğunu söylemeye gerek yok.
It is not necessary for us to attend this lecture.
- Bu konferansa katılmamıza gerek yok.
It's none of your business.
- Onun sizinle bir ilgisi yok.
Half a loaf is better than none.
- Yarım somun ekmek hiç yoktan iyidir.
A nuclear war will bring about the destruction of mankind.
- Bir nükleer savaş, insanlığın yok olmasına neden olacak.
Between us there is no problem.
- Aramızda hiçbir problem yok.
Hiç paraları yok.
I'd been warned about just such a day, when the yoks would come with their white-boned fists and start knocking us about.