yine de

listen to the pronunciation of yine de
Türkisch - Englisch
even so

Even so ... she didn't have to slap me! - Yine de... bana tokat atmak zorunda değildi!

nevertheless

Now I live in a city. Nevertheless, the distance between my house and the large forest is only about a kilometer. - Şimdi bir şehirde yaşıyorum. Yine de, evim ve büyük orman arasındaki mesafe yalnızca bir kilometre civarında.

Nevertheless, I'm extremely proud. - Yine de ben son derece gurur duyuyorum.

still

Still, the war was not over. - Yine de, savaş bitmedi.

I doubt that Tom would help, but you should still ask him. - Tom'un yardımcı olacağından kuşkuluyum, ama yine de ona sormalısınız.

however

It was raining. However, they still went on their school trip. - Yağmur yağıyordu. Ancak onlar yine de okul gezilerine devam ettiler.

However, I ask you not to make the same mistakes that I did. - Yine de, senden benim yapmış olduğum hatalara düşmemeni rica ediyorum.

nonetheless

You may not believe it, but it is nonetheless true. - Sen buna inanmayabilirsin, ama yine de doğru.

Most jellyfish stings aren't deadly, but many are pretty painful nonetheless. - Çoğu denizanası sokmaları ölümcül değil ama çoğu yine de oldukça ağrılıdır.

yet

At present, consensus has yet to be reached. - Şu anda, yine de görüş birliğine varılmalı.

We have yet to learn the truth. - Yine de gerçeği öğrenmek zorundayız.

after all

Jane didn't buy it after all. - Jane yine de onu almadı.

I tried many things but failed after all. - Ben çok şey denedim fakat yine de başarısız oldum.

all the same, after all, still, however, but then (again), yet, anyway, anyhow, nevertheless, even now, to, then, notwithstanding
though

You can probably guess what happens though. - Yine de büyük olasılıkla ne olacağını tahmin edebilirsin.

Though he was poor, he was nonetheless happy. - Fakir olmasına rağmen, o yine de mutluydu.

yet already
just the same
natheless
anyhow

He never did his work anyhow. - Yine de o işini asla yapmadı.

It might rain, but I'm going anyhow. - Yağmur yağabilir ama yine de gidiyorum.

in despite of
nathless
altogether
oldness
none the less

My wife has faults. None the less, I love her. - Karımın hataları var. Yine de, ben onu seviyorum.

even now
all the same

He is rude, but I love him all the same. - O kaba fakat yine de onu severim.

I asked him not to go, but he left all the same. - Ona gitmemesini rica ettim, fakat yine de gitti.

anyway

Let's hope for the best anyway. - Hayırlısı diyelim yine de.

Tom didn't like it, but he bought it anyway. - Tom ondan hoşlanmadı ama yine de onu satın aldı.

considering
at the same time
howbeit
notwithstanding
nontheless
at any rate

At any rate, I can go out when it stops raining. - Yine de, yağmur durduğunda dışarı çıkabilirim.

just

Our trip was long, difficult and dangerous. We're just happy to be back home in one piece. - Yolculuğumuz; uzun, çetin ve tehlikeliydi. Yine de evlerimize sağ salim döndüğümüz için mutluyuz.

It's just five in the morning, but nevertheless it is light out. - Henüz sabahın beşiydi ama yine de aydınlıktı.

but then
despite
yine de
Favoriten