Even so ... she didn't have to slap me!
- Yine de... bana tokat atmak zorunda değildi!
Now I live in a city. Nevertheless, the distance between my house and the large forest is only about a kilometer.
- Şimdi bir şehirde yaşıyorum. Yine de, evim ve büyük orman arasındaki mesafe yalnızca bir kilometre civarında.
Nevertheless, I'm extremely proud.
- Yine de ben son derece gurur duyuyorum.
Still, the war was not over.
- Yine de, savaş bitmedi.
I doubt that Tom would help, but you should still ask him.
- Tom'un yardımcı olacağından kuşkuluyum, ama yine de ona sormalısınız.
It was raining. However, they still went on their school trip.
- Yağmur yağıyordu. Ancak onlar yine de okul gezilerine devam ettiler.
However, I ask you not to make the same mistakes that I did.
- Yine de, senden benim yapmış olduğum hatalara düşmemeni rica ediyorum.
You may not believe it, but it is nonetheless true.
- Sen buna inanmayabilirsin, ama yine de doğru.
Most jellyfish stings aren't deadly, but many are pretty painful nonetheless.
- Çoğu denizanası sokmaları ölümcül değil ama çoğu yine de oldukça ağrılıdır.
At present, consensus has yet to be reached.
- Şu anda, yine de görüş birliğine varılmalı.
We have yet to learn the truth.
- Yine de gerçeği öğrenmek zorundayız.
Jane didn't buy it after all.
- Jane yine de onu almadı.
I tried many things but failed after all.
- Ben çok şey denedim fakat yine de başarısız oldum.
You can probably guess what happens though.
- Yine de büyük olasılıkla ne olacağını tahmin edebilirsin.
Though he was poor, he was nonetheless happy.
- Fakir olmasına rağmen, o yine de mutluydu.
He never did his work anyhow.
- Yine de o işini asla yapmadı.
It might rain, but I'm going anyhow.
- Yağmur yağabilir ama yine de gidiyorum.
My wife has faults. None the less, I love her.
- Karımın hataları var. Yine de, ben onu seviyorum.
He is rude, but I love him all the same.
- O kaba fakat yine de onu severim.
I asked him not to go, but he left all the same.
- Ona gitmemesini rica ettim, fakat yine de gitti.
Let's hope for the best anyway.
- Hayırlısı diyelim yine de.
Tom didn't like it, but he bought it anyway.
- Tom ondan hoşlanmadı ama yine de onu satın aldı.
At any rate, I can go out when it stops raining.
- Yine de, yağmur durduğunda dışarı çıkabilirim.
Our trip was long, difficult and dangerous. We're just happy to be back home in one piece.
- Yolculuğumuz; uzun, çetin ve tehlikeliydi. Yine de evlerimize sağ salim döndüğümüz için mutluyuz.
It's just five in the morning, but nevertheless it is light out.
- Henüz sabahın beşiydi ama yine de aydınlıktı.