You're not authorized to be here.
- Burada olmak için yetkili değilsin.
You're not authorized to do that.
- Bunu yapmaya yetkili değilsin.
The new waiter should be much more competent.
- Yeni garson çok daha yetkili olmalıdır.
I think they are a competent person.
- Onların yetkili bir kişi olduğunu düşünüyorum.
He asked the officials to lift the ban.
- Yetkililerin yasağı kaldırmasını rica etti.
Chinese officials say economic growth has dropped to a three-year low because of the world economy.
- Çinli yetkililer ekonomik büyümenin dünya ekonomisinden dolayı üç yıl içinde en düşük seviyesine düştüğünü söylüyor.
The convicted drug dealer was willing to comply with the authorities to have his death sentence reduced to a life sentence.
- Mahkûm uyuşturucu satıcısı ölüm cezasını ömür boyu hapis cezasına düşürtmek için yetkililere boyun eğmeye istekliydi.
The authorities have been hiding the facts from the public.
- Yetkililer gerçekleri halktan gizliyordu.
You are not entitled to attend the meeting.
- Toplantıya katılmak için yetkili değilsiniz.
Tom is entitled to do that.
- Tom onu yapmaya yetkili.
You're entitled to the truth.
- Sen gerçeğe yetkilisin.
You are not entitled to attend the meeting.
- Toplantıya katılmak için yetkili değilsiniz.
I am the executive director of the museum.
- Ben müzenin yetkili müdürüyüm.