Getting rid of garbage has become a major headache for the authorities.
- Çöpten kurtulmak yetkililer için büyük bir baş belası haline gelmiştir.
The authorities fined the shop because of a disorder in the electronic balance.
- Elektronik terazideki bir arıza nedeniyle yetkililer işyerine para cezası verdi.
We are the only authorized distributor for this product.
- Biz bu ürün için tek yetkili satıcıyız.
You're not authorized to do that.
- Bunu yapmaya yetkili değilsin.
I've been told that you're a very competent person.
- Bana çok yetkili bir kişi olduğun söylendi.
I think they are a competent person.
- Onların yetkili bir kişi olduğunu düşünüyorum.
Many high-level officials attended the meeting.
- Birçok üst düzey yetkili toplantıya katıldı.
He was elected an official by the inhabitants of this town.
- O, bu kasabanın sakinleri tarafından bir yetkili seçildi.
His best friend ratted him out to the authorities.
- Onun en iyi arkadaşı onu yetkili makamlara ihbar etti.
The convicted drug dealer was willing to comply with the authorities to have his death sentence reduced to a life sentence.
- Mahkûm uyuşturucu satıcısı ölüm cezasını ömür boyu hapis cezasına düşürtmek için yetkililere boyun eğmeye istekliydi.
Tom is entitled to do that.
- Tom onu yapmaya yetkili.
You're entitled to the truth.
- Sen gerçeğe yetkilisin.
You're entitled to the truth.
- Sen gerçeğe yetkilisin.
You are not entitled to attend the meeting.
- Toplantıya katılmak için yetkili değilsiniz.
I am the executive director of the museum.
- Ben müzenin yetkili müdürüyüm.