yetişkin

listen to the pronunciation of yetişkin
Türkisch - Englisch
adult

The child puts adults to shame. - Çocuk yetişkinleri utandırır.

These games are listed under the adult category. - Bu oyunlar yetişkin kategorisi altında listelenmiş.

grown-up

Children want to act like grown-ups. - Çocuklar yetişkinler gibi davranmak isterler.

The little boy is used to talking with grown-ups. - Küçük çocuk yetişkinlerle konuşmaya alışkın.

mature; adult; skilled; (kız) marriageable, nubile; grown-up, adult
mature, fully developed; adult, grown-up
grown

That boy talks as if he were a grown up. - O çocuk sanki bir yetişkin gibi konuşuyor.

Tom has a grown daughter. - Tom'un yetişkin bir kızı var.

(an) adult, (a) grown-up
major
skilled
grownup

Grownups are funny sometimes. - Yetişkinler bazen komiktirler.

The grownups were talking among themselves. - Yetişkinler kendi aralarında konuşuyordu.

marriageable
full-grown
grown up

That boy talks as if he were a grown up. - Şu oğlan sanki bir yetişkinmiş gibi konuşuyor.

bir yetişkin
a grown up
yetişkinler
adults
genç yetişkin tüketiciler
young adult consumers
Türkisch - Türkisch
Gelişimin herhangi bir yönünde veya tümünde duraklama düzeyine erişmiş olan
Evlenme çağına gelmiş (kız): "Hem de yetişkin, yosma bir kadın beni erkek yerine koymuştu."- N. Cumalı
Beden, ruh ve duygu bakımlarından olgunluğa erişmiş olan (kimse)
Kanunların belirttiği belli bir yaşı aşmış, toplumsal sorumluluklarını bilme durumunda olan genç
Yetişmiş, olgunlaşmış
Evlenme çağına gelmiş
yetişkin eğitimi
Yetişkin kimselere yönelik eğitim ve öğretim programı