yeter!

listen to the pronunciation of yeter!
Türkisch - Englisch
enow
enough

There was food enough for us all. - Hepimiz için yeterli yiyecek vardı.

This story is short enough to read in one lesson. - Bu hikaye bir derste okumak için yeterince kısa.

less of that
so
(Konuşma Dili) cut it out
(deyim) skip it
end to end
sufficient, enough kâfi
had enough
enough of that
have had enough
(isim) Enough (Given to last child)
enough said
be done

Tom didn't know he didn't have enough time to do what had to be done. - Tom yapılması gerekenleri yapmak için yeterli zamanı olmadığını bilmiyordu.

Tom didn't have enough time to do everything that needed to be done. - Tom'un yapılması gereken her şeyi yapacak kadar yeterli zamanı yoktu.

no more
enough of that!

Haven't we had enough of that nonsense already? - Bu saçmalığa yeterince katlanmadık mı?

(Hukuk) sufficient

Yet Japan is still not sufficiently understood by other countries, and the Japanese, likewise, find foreigners difficult to understand. - Ancak Japonya hâlâ diğer ülkeler tarafından yeterince anlaşılamamıştır, ve Japonlar, aynı şekilde, yabancıları anlamayı zor bulmuştur.

My explanation was not sufficient. - Açıklamam yeterli değildi.

there is an end of it
That's enough!/That'll do!/That'll suffice!
that will do
enough, sufficient
Türkisch - Türkisch
İhtiyacı karşılayacak kadar olan, kâfi
yeter!
Favoriten